Ak Parti CHP’lileşirken, CHP Ak Partileşiyor mu?

Son İstanbul seçimleri tekrar ve yeniden göstermiştir ki halkın Ak Parti’yi destekleme sebepleri bir bir ortadan kalkmaya başlamış ve halk sopasını göstermiştir.

Benim yıllardır ve ısrarla Ak Parti için söylediğim bir eleştiri vardır: Haramı helalleştirdiler. 

Özellikle inşaatlar ve ihaleler yoluyla bunu yaptılar. Duyuyoruz ve bazen görüyoruz bile. Ak Parti kanalıyla koltuklara yerleşen insanların maaşları ve yaşam standartlarını kontrol ediniz. Verilen ihalelerden bir pay almadıklarını kim söyleyebilir? Herhangi bir kurumda herhangi bir müdürün alabileceği en yüksek maaş belli iken, bir kişi nasıl iki ayrı şehirde ev, özel okulda çocuklar ve arabalar, sürekli uçakla özel seyahat yapabilir. Bunlar belki de en masum örneklerdir ama maalesef çok fazladır.

Son dönemde parti adına konuşan kişilere baktığınız zaman hemen hepsinin Karadenizli olduğunu görürsünüz. Yahu bu ülke Trabzon ve Rize’den mi ibaret? Nasıl oluyor da tüm kurumları ve parti teşkilatlarını doldurabiliyorlar. Burada hemşehri kollamacılığı devreye giriyor. Yoksa liyakat sahibi Trabzonlu ise elbette gelsin. Fakat Trabzonlu olduğu için otomatik liyakatı olmasın diyoruz. Eş, dost, akraba kontenjanından insanların tüm kurumlara nasıl doldurulduklarını görmemek mümkün mü? Bir bakanın kardeşlerini başka kurumların önemli pozisyonlarında neden görüyoruz? Bir başkasının oğlu-kızı nasıl oluyor doğru düzgün iş tecrübesi bile olmamasına rağmen mühim bir kuruma şak diye danışman olabiliyor? Nasıl oluyorda bu eş-dostların kurdukları şirketler yüksek bedellerle ihaleleri kolayca alabiliyorlar?

İptal edilen seçim sonrası televizyonlarda konuşan parti sözcülerine dikkat kesiliniz. Dertlerini anlatmaktan aciz, sadece ses tonu yüksek çıkan kişilerdi. Haklı olduğu konuyu herkesin anlayabileceği bir şekilde bile anlatamadılar. Kaç sefer yahu sadece hepi topu şu cümleyi söylemen yeter dedim kendi kendime. Adam dolanıyor dolanıyor ama işin özünü izah edemiyordu. Neden? Çünkü liyakati olmayan insanları yüksek sesle konuşmasından anlarsınız. Ses tonlarını olabildiğince yükseltirler ki haklı görünsünler.

CHP son döneme kadar Ak Parti’yi ve seçmen beklentilerini doğru anlayamamıştı. Her iki partinin söylemlerini 2002 yılından itibaren analiz etmeye çalışınız. CHP yıllarca o bildik, temelsiz söylemlerini sürdürdü. Halkın bir kısmında o söylemin bir karşılığı halen vardır ancak o söylemle iktidar olmak, seçim kazanmak mümkün değildi. Bilinen o kemik oyu almaya devam etti. 

Ak Parti Halktaki Umudunu Kaybediyor

Ancak son dönemde CHP parti olarak, adaylarıyla birlikte söylemlerini farklılaştırdı. Artık daha fazla halka dokunmaya başladı. Ak parti’nin ‘adalet’ini elinden almaya başladı. Ak Parti’ye sadece ‘kalkınma’ kaldı. Bu süreçte Ak Parti ise CHP’lileşmeye başladı. Hor gören, ötekileştiren, temelsiz eleştirileri arttırmaya başladı. Kendi potansiyel seçmenine bile söylemleri inandırıcı gelmemeye başladı. CHP her ne söylemde bulunursa bulunsun bir kemik oyu vardır. Ancak Ak Parti’de böyle bir kemik oydan söz edemeyiz. Oyu, başarısından ve yaptıklarından, verdiği umuttan ileri geliyor. Yani yarın bir gün Ak Parti’ye alternatif olacak bir siyasi parti gün yüzüne çıkarsa vatandaşın yönünü değiştirmemesi için bir neden yok. Yaşı 30’un altında olan ve Ak Parti iktidarı ve belediyeciliğinde farklısını hiç tanımamış insanlara halen 1980’leri gösterip, onlar öcü demenin bir karşılığı olmadığını bile anlayamadılar. İnsanların beklentileri ve umutları hep içinde bulunduklarından daha iyisine doğrudur. CHP bunu nihayet farketti ve kullanmaya başladı. Dikkat ederseniz CHP’deki bu değişimin -kimileri sahte bile dese- yansımaları görülmektedir.

İktidar olmak elbette yıpratır ve yorgunluk yaratır. Hatta halkta sürekli görünmekten kaynaklı bıkkınlık bile olur. Yani televizyonu açıyorsunuz hep aynı adamlar, sosyal medyada bile sürekli aynı adamlar. Her gün ve durmaksızın görünecek kadar ne yapıyor bu adamlar? Utanmasalar ‘filanca 12:35 itibariyle hacet gidermeye girdi ve 18 dakikadır içerde; acaba ishal mi, yoksa kabız mı; hemen ABC Tıp Fakültesi homoknotrikontoloji ana bilim dalış başkanı Hektor Vektör beye bağlanıyoruz’ bile dedirtecekler.

Elbette yapılan güzel işler ve başarılar var. Şu gerçeği kimse gözardı edemez. Ak Parti bir kalkınma dönemidir. Ancak ‘adalet’ yanı ciddi aksaklıkları barındırmaktadır. Kurulduğundan beri adaletsizliklerden başı ağrımış, bununla zaman bile kaybetmiş parti kendisi adaletsiz uygulamalara sebep ve hatta destek verir konuma gelmiştir. Kalkınma tek başına yeterli değildir. İş yapan kişiler hata da yaparlar bunu kabul ederim. Ancak iş yaparken adalet terazisini kenarda tutmaya başladığınız zaman yaptığınız işten de bir hayır gelmemeye başlıyor. Ve kurumların hastalığıdır, kendi içindeki eleştiri mekanizmasından rahatsız olup bu kişileri ilk fırsatta safdışı bırakırlar. Ak Parti de yapılana kendi içinde eleştiri getireni safdışı etme konusunda pek tereddütlü olmadı. Bu sonuç olarak ortamda liyakatsizlerin ağırlığını arttırdı.

İmamhatip okulları nedeniyle yıllarca sıkıntı yaşamış bir kesim eline geçtiği ilk fırsatta neden tüm okulları imamhatip olarak değiştirir? O kızdığınız, size haksızlık yapanlardan farkınız ne oldu?

Ve Ak Parti lideri de gittikçe tekadamlaştı. Eminim parti içinden olsun, hükümet içinden olsun kimse ondan habersiz inisiyatif kullanamaz hale geldi. A yolundan gitseniz niye B değil diye soran birinin (B’den gityseydiniz niye A değil diye soracaktı; sebepleri ile ilgilenmezler) altında çalışmak kadar zor birşey yoktur. Bu otomatik olarak sizi iş yapmamaya dönüştürür. Patron ne derse onu yapar ve inisiyatif kullanmaktan kaçınırsınız. Salla başı al maaşı dönemidir. Unutmayalım ki bu halk güçlü lider ister ama gücün adil kullanılmasını da ister. O nedenle hep hatırlatmıştır: ‘Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var’

Şu son seçimlerde rakip olarak ortaya çıkan adayların profilleri de düşük. Geçmişinde başarılar bile görmüyoruz. Ancak buna rağmen Ak Parti adayından daha yüksek oyu alabiliyorlar. Ak Parti adaylarının çoğunun halkta bir karşılığı yoktu. Misalen Ankara’da Mansur Yavaş’ın karşısına o adayı koyarsan ben de gidip Mansur beye oyu verirdim. Profil olarak baktığınız zaman Eİ, BY’nin yanına bile yaklaşamaz Yani rakibi adaylar iyi olduğu için kazanmış değil, Ak Parti kendi hataları nedeniyle iyi adayla bile çıksa kaybetti. Rakipleri de bu boşlukları iyi görüp organize olup istenen umudu verebildiler.

Mesela hep merak ederim. Her yerden FETÖ’cü fışkırırken parti içinden bir tane bile FETÖ’cü neden başgöstermedi? 

Yani Ak Parti’nin, özüne, fabrika ayarlarına dönerek yeniden Ak Partilileşmesi gerekiyor. Yahut bu ülkenin irfanı onu da gömer!