Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin hemen bir gün öncesinde bazı arkadaşlarımızla buluşup bir durum değerlendirmesi yapmıştık. Evet, ortada bir tehdit vardı. ABD’nin bu konuda uyarıları vardı, hatta tarih bile vermişti. Verilen tarihte bir harekat başlamamıştı ama ABD bu yönde açıklamalarını sürdürmeye devam ederken, Putin ise Ukrayna’yı işgal etmeyeceğine dair konuşmalarda bulunuyordu. Her iki tarafa güvenilmeyeceğini bildiğimiz için açıkcası ne olacağı konusunda kesin sonuçlara varamıyorduk. 

Elbette Rusya’nın Ukrayna’nın doğu ve kuzeyine uzun süredir asker yığması, hareketliliği, tatbikatları bir fikir veriyordu. Olabilecek en fazla şeyi 2 durum olarak nihayetlendirmiştik. Donbass’ta halen Ukrayna yönetiminde olan bölgeleri almak için bir harekette bulunur, ardından Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri olarak kurulan iki devlet Rusya’ya katılma referandumu yapar ve Rusya buraya tamamen yerleşir. Yahut daha geniş bir saldırı olursa Donbass’tan Odessa’ya bir hat çizerek bu bölgelerin işgaline girişir, Ukrayna’nın denizle bağlantısını tamamen kesecek şekilde bir savaş olur. Açıkcası Kiev’i ve daha batısını içine alacak bir saldırının olmasına ihtimal vermemiştik. Rusya için çok ağır sonuçları olacak böyle bir girişime girmezler diyorduk.

O sebeple Putin’in emri ile saldırıların başladığı o sabahın çok erken saatlerinde bir telefonla uyandırılıp haberi gördüğümüzde Moskof’un ve Putin’in o pis yüzünü de görmüş olduk. 

Önce kişisel süreci anlatayım:

Henüz savaş bize çok uzaktı. Şehre, sivillere saldırı pek beklemediğimiz için tahliye konusunda bir acelemiz olmadı. İlk iş olarak iletişim kanallarını geliştirerek riskli bölgelerde bulunanların hızla tahliye olabilmesi için doğru bilgilerin yayılması konusunda çalıştım. Sabahın çok erken saatlerinden geceye kadar bilgisayar başında onlarca, yüzlerce kişiyle bir şekilde iletişimim oldu; gerek Facebook grupları, gerek Telegram kanalından gelen soruları cevapladım; doğru bilgilerin akması için Büyükelçilik ile sürekli iletişim halinde oldum. 

İlk birkaç gün çok kişi bana ulaştı. Kimisi sadece vaktimi yedi. Burada da yazayım, bir kriz ortamında kendi meraklarınızı gidermek adına karşı tarafı çok sıkmayınız. Vakti dar, iletişim olanakları sınırlı olan bu kişilerin üstüne gitmeyiniz. Kısa ve öz konuşmaya gayret edip; şak diye görüntülü arama da açmayınız. Bir mesaj atınız yeterlidir.

Bu süreçte evde elektrik, su, internet konusunda hiçbir sıkıntımız olmadı. Hatun annesini alıp köye gitti. Bu beni biraz rahatlattı ve tüm zamanımı iletişim koordinasyonuna ayırıp, daha doğru bilgilere sahip olmamı kolaylaştırdı. Son 2 günde ben de hiç istemediğim halde köye gittim. Çünkü artık tahliye için harekete geçmemiz lazımdı ve onları ikna etmek durumundaydım. Çünkü Ukrayna içerisindeki psikoloji gittikçe gerginleşmeye ve tahliyeler daha da zorlaşmaya başlamıştı. En büyük sorunumuz benzin bulmak olacaktı. Sağdan soldan gelen bilgileri de dikkate alarak bunun en azından karaborsa olarak mümkün olduğunu anladım. Bu arada birkaç arkadaşın artık çıkması konusunda gayretlerim de oldu tabi. Önce köyden tekrar Kiev’e gelerek bazı ihtiyaçları evden alıp hazırlandık. Bizim eve yakın, hiç gitmediğim ve pek bilinmeyen bir istasyonda benzin vardı ve kuyruk yoktu. En fazla 20 litre veriyorlardı. İki ayrı seferde giderek deponun dolu olmasını sağladık. Deponun dolu olması önemliydi, çünkü yolda benzin bulamama, uzun kuyruklarda bekleyerek zaman kaybetme ve trafikten ötürü kısa mesafede yüksek benzin tüketimi sözkonusuydu.

Ertesi sabah erkenden yola çıktık. Biz, bulunduğumuz yer itibariyle Kiev’in en kuzeydoğusundan hareket edip Kiev’in güney yönüne çıkmak zorundaydık. Hem köyden gelişte, hem nehrin üzerindeki köprüde epeyce sıra bekledik. Özellikle nehrin üzerinde 2 saatten fazla sürdü geçişimiz. Devamında Belaya Tserkov yakınlarında 20 km’yi aşan ayrı bir trafiğe girdik. Sonunda bariyerler kurulmuş ve her aracı kontrol ediyorlardı. Yolda binlerce araç. Devamında da yol daima kalabalıktı, zaman zaman kasaba girişlerinde de kontroller sonrası oluşan beklemeler derken 14 saatte Vinnitsa’ya ulaştık. Aslında vardığımızda sokağa çıkma yasağı başlamıştı. Ama bölge sakindi. Geceyi bizimkilerin bir akrabasında geçirdik.

Ertesi sabah kahvaltı sonrası yeniden Lviv’e doğru yola çıktık. Bu sefer 12 saat sürdü. Yine aynı şeylerle muhatap olduk. Bazı yerlerde abartılı bir şekilde yapılan kontrollerin yarattığı anlamsız trafik yolu daha çekilmez hale getiriyordu. Bizim için ayarlandığı söylenen otele gittik. Ayarlandığı için iyi olacağını düşünmüştüm; ama şu ana kadar gördüğüm en berbat oteldi. 2200 UAH geceliği üstelik. Muhtemelen normal zamanda 300-400 UAH olmalıydı. Ertesi gün kuzenlerden birinin de kaldığı otele geçtik. Bir gece de orada kalıp sabah çok erken saatlerde sınırı geçmek üzere yola çıktık. 

Planımıza göre Novo-Volinskiy’deki sınır kapısı olacaktı. Lviv tarafındaki kapıda 3 günlük sıra olduğu bilgisini almıştık. Bir arkadaşım kuzeydeki kapıların rahat olduğunu da belirtmişti. Google haritalarda Ukrayna tarafındaki sınır kapılarının işaretlenmediğini de farketmiştim. Sanırım bir, belki iki önceki sınır kapısına girmiş olduk. İlk vardığımızda haritaya göre 1.6 km bekleme sırası vardı. Sıra yavaş yavaş ilerledi. Toplamda 8 saati aşan bir sürede sınırı geçtik. Saatler ilerledikçe arkada bekleyen araba sırası ne kadar uzadı bilmiyorum ama binlerce yaya yanımızdan geçti, onlarca otobüs, minibüs, araç yaya geçecekleri getirdi. Hatta bir ara yürüyerek gidip sınır kapısı bölgesine baktım. O esnada ufak çocuklu genç bir kadının ağır valizini taşımasına da yardım ettim. Üzüldüm. Kimbilir ne kadar süredir o valizle yürüyordu. Nihayet Polonya sınırına ulaştık. Hem Ukrayna, hem Polonya tarafı ayrı ayrı işlem yapıyor ve sürekli bekliyordunuz. Nihayet hallettik ve çıkıştan sonra epey bir süre Polonya içindeki köy yollarından gittik. Sonrasında otobana bağlandık. Bizim için Polonya’daki bir ahbabın ayarladığı şehir dışındaki eve ulaştık ve yerleştik. Dinlenip toparlandık. Birkaç gece orada geçirdik. Planımızı yaptık. Ben İstanbul’a geldim.

Hem Polonya’da hem İstanbul’da iletişimin koordinasyonu konusunda çalışmaya devam ediyorum ama Kiev’deki kadar vakit ayıramıyorum. Bu arada çok fazla insan da zaten tahliye oldu.

Bu benim işgalin başlamasından beri olan kişisel sürecimdi. Şimdi bu işgal girişimine dair kendi görüşlerimi de yazayım.

Rusya haklı mı?

Aslında bu soru benim adıma saçma ama konuyu özetleyebilmek adına seçmek durumunda kaldım. Türkiye’de yazılanları okuyorum. Coğrafi ve tarihi manada bu bölgeye dair bilgileri olmayanları bir iki yazı okuyarak bir anda uzman olması, kesinkes fikirlere sahip olması benim için şaşırtıcı değil. Eldeki kitlemiz budur. Depremde de, Suriye meselesinde de görmedik mi?

Putin, malum üzere geçen sene Temmuz ayında uzun bir makale yayınlamıştı. Çok garip şekilde bu makale Türkiye’de pek bilinmedi. 

Makale yayınlanması sonrasında oturdum ve o makaleyi Türkçeye çevirdim. ”Ruslar ve Ukraynalıların tarihsel birliği üzerine” Hatta zaman zaman yeniden okuyorum. Türkçesini biraz daha düzeltmem lazım ama o enerjiyi bulamıyorum.

Putin, ister katılalım ister katılmayalım Ukrayna’yı nasıl gördüğünü bu makalede net bir şekilde açıklıyordu. Özellikle 2014 sonrasında Ukrayna’nın tamamen bir Rusya karşıtı pozisyona dönüştüğünü anlatıyordu. 

“Rusya karşıtı” projeyle ilgili tüm hileler bizim için net. Ve tarihi topraklarımızın ve orada yaşayan bize yakın insanların Rusya’ya karşı kullanılmasına asla izin vermeyeceğiz. Ve böyle bir girişimde bulunanlara şunu söylemek istiyorum ki, bu şekilde ülkelerini mahvedeceklerdir.

Putin nefreti üzerinden yapılan analizleri de açıkcası çok faydalı bulmuyorum.

Özellikle 2014’teki devrim sonrasında Ukrayna yüzünü tamamen batıya döndü. Bu arada ordusunu genişletmek ve kuvvetlendirmek adına çok fazla yatırım yaptı, Batı’dan destek gördü. Batı’nın sürekli desteği, Ukrayna’nın AB yolunda ilerlemesi, NATO’ya katılmak istemesinin Rusya tarafında yarattığı rahatsızlık elbette biliniyordu. Ukrayna Batı entegrasyonuna yaklaştıkça Rusya’dan uzaklaşmıyordu, Rusya’dan tamamen kopmak istiyordu. Ama Putin makalesinde de vurguladığı gibi bunu asla kabul etmeyeceğini bildirmişti. Ancak Ukrayna’nın böyle bir sonuca doğru evrileceğini düşündüğünü sanmıyorum. Ancak Batı bloku, anlaşılan bunu bekliyormuş ve hatta istiyormuş.

Kişisel olarak durumu ABD’nin AB’ye Rusya’yı Ukrayna’ya saldırmasını sağlayarak büyük bir ders vermesi olarak okuyorum. Ukrayna’daki problemin olumsuz etkileri en çok AB ülkelerinde görülecektir. İster Rusya, ister Ukrayna bu savaşın ve işgal girişiminin galibi olsun, Ukrayna her durumda çok şey kaybedecek, AB hakeza kaybedecek, Rusya ise yenilirse tamamen kaybeden taraf olacak. Yani Rusya’ya ve Rusya’nın tüm kaynaklarına, varlıklarına çökecekler. Kazanan ise küresel sistem olacak. Yani özünde Anglo-sakson dünya. Şimdiden Rusların paralarına çökmediler mi? Sonrasında Ukrayna’ya Rus varlıklarının bir kısmını tazminat olarak ödeyecekler ve kalanına çökecekler. 

Ben Rusya’ya, Putin’e asla hak veremiyorum. Haklı olduğu konular var ancak bunlar bir başka ülkeyi işgale girişmenin bir sebebi olamaz. Ukrayna da bazı konularda haksız ama bu haksızlıklar bir askeri çatışmaya dönüşmenin haklılığını yaratmaz. 

Elbette Ukrayna’nın AB-D’nin çok fazla gazına geldiğini söyleyebiliriz. Ukrayna nihayetinde 30 yıllık bir devlet olup, uzun bir tarihe dayanan devlet birikimi ve aklının olmadığını söyleyebiliriz. Alınan kimi kararlarda bunu daima görüyorduk. 

Şu ana kadar savaşın aşamalarına bakarsak Ukrayna bence en çok Rusya’yı şaşırtıyor. Birkaç gün içerisinde Ukrayna’nın teslim olacağını düşündüğü izleniminin Rusya’da özellikle Putin’de çok kuvvetli olduğunu düşünüyorum. Batı’dan sürekli lojistik destek ise Ukrayna’yı daha da cesaretlendiriyor. Özellikle İHA’ların Rus birliklerinin işini hızlıca bitirmesi Ukrayna’da büyük memnuniyetle karşılanıyor. 

Yaptırımların gittikçe sertleşmesi ve Rus paralarına çökmeleri geçen her sürenin Rusya’nın aleyhine işlediğini gösteriyor. Her geçen gün pek çok şirket Rusya’daki işlerini durdurduklarını açıklıyor ki, bu artık Rusya içerisinde yaşayanların hayatlarının daha da zorlaşacağı manasına gelmektedir. Özellikle mevcut stokların erimesiyle birlikte ülkede mal bulunamaması, sürekli artan fiyatlar, işsizlik çok ciddi bir krize sebep olacak. Hatta savaşın ilk günlerinde Rusya’da bulunan Türklerin bir an evvel ülkeyi terketmelerini tavsiye bile etmiştim. Her ne kadar Putin artizliğinden taviz vermeyip yaptırımların SSCB döneminde de olduğunu ve beklenen etkiyi gösteremeyeceğini söylese bile bu iş öyle olmayacak. Putin, bugünkü Rusya toplumunun SSCB toplumu olmadığını unutuyor. Hep dediğim şudur: Ruslar, ananası kendi topraklarının meyvesi gibi yemeye başladı. Bulamayınca söylenmeye de başlarlar. Düşünün ki koskoca ülkenin neredeyse belli gıdalar dışındaki herşeyi ithal.

Tabi, hem yaptırımların etkisi, hem Ukrayna topraklarında ordunun bu başarısızlıkları Rusya’yı daha fazla çileden çıkararak daha acımasız bir saldırıya geçme olasılıklarını arttırıyor ki buna dair örnekler oluşmaya başladı. Yani Putin, Kiev’i kesin alın şeklinde bir emri devreye aldığı anda, Ruslar çok büyük kuvvetlerle çok sayıda kaybı göze alarak girebilirler. Bu Slav milletinde, Moskof ırkında merhametin zerresi bulunmaz. O sebeple değil başka ülke vatandaşlarını kendi insanlarının bile ölmesini çok rahat göze alabilirler.

Kısa kısa: İnsanlar sosyal medyada en çok ne konuşuyor.

NATO genişleme stratejisini sürdürdü ve Rusya üzerinde tehditleri arttırdı. Bu sebeple Rusya haklı diyenler, Rusya’nın NATO’ya karşı bir saldırıya geçtiğini mi düşünüyor? Bir tek Ukrayna mı sorun oldu?

ABD ve AB Ukrayna’yı silahlandırdı o sebeple Rusya bu hareketinde haklı oluyor diyenler, Ukrayna bağımsız bir devlet değil mi? Rusya’nın kontrolünde bir ülke mi? 

Peki Ukrayna’nın Donbass bölgesi ve Kırım’ı işgal eden Rusya hangi saikle hareket etmişti? Ukrayna ordusunun zayıflığı ve dönemin politik ortamının avantajını kullanmadı mı?

Rusya’nın güvenliği için Ukrayna’nın işgali bahanesini haklı görenler, bunun sonucunda Putin’in Rusya’yı daha güvenli bir hale getirdiğini mi düşünüyor?

Batı, Ukrayna ve Zelenskiy’e açık desteğini sürdürdükçe hata yapıyor. Ben Ukrayna’nın Batı bloğunun zerre umrunda olduğunu sanmıyorum. Desteğinin sebebi ise tamamen Rusya’yı çökülecek bir ülke haline getirmek için Ukrayna’da savaşı olabildiğince uzatmak.

Rus ordusu o kadar da güçlü değil mi?

Açıkcası ben halen güçlü olduğunu düşünüyorum. Ancak Ukrayna’ya bu gücünü tam kapsamlı olarak uygulaması çok zor. Evvela hem Slav, hem Ortodoks bir ülke, sonrasında Batı tamamen arkasında. O sebeple daha hafif saldırıları sürdürecek. Ancak kaybetme ihtimali, Ukrayna’yı dize getirme olasılığı düştükçe sertleşecektir. Hep dediğim gibi Rusya için askerlerin ölmesinin hiçbir önemi yoktur. Hedefe ulaşacaksa bir milyon askerini bile gözünü kırpmadan ölüme gönderir.   

3. dünya savaşına dönüşür mü?

Aslında olan şey belki de bir 3. dünya savaşı. Belki de, bildiğimiz manada bir üçüncü dünya savaşı olmayacak. Bundan sonraki süreçte Batı, Ukrayna’ya tam desteğini sürdürecek, bu konuda sürekli açıklamalar olduğu gibi, bizzat karargahın Batı tarafından yönlendirildiğini de düşünüyorum. Süreç uzadıkça Rusya’yı sahada ve dünyada iyice zayıflatacaklar, bunun sonucunda Rusya’ya tamamen çökecekler. Tabi Rusya’nın etki alanındaki bölgelerde de peşinden karışıklıklar gelecek; hatta müdahaleler görebiliriz. 

Evet SSCB sonrası bunu Rusya’ya yapmışlardı, ülkeye çökmüşlerdi ancak Putin ülkeyi kendine göre yeniden toparlamıştı. Şimdi ise çok daha pis çökecekler; çünkü aynen Nazilere yaptıkları gibi, Ukrayna’yı kullanarak aşağılayabilecekleri bir sebepleri de var. Rus olmayı Nazi olmak gibi utanılacak  bir seviyede tutacaklar. Bunu şimdiden yapmaya başladılar ve başarılı oluyorlar. Batı’ya asla hak vermiyorum, faşizanlık seviyesindeki tavırlarının hak verilecek bir yanı yok. Dostoyevski yasaklamak ne olm?Ukrayna için Rusya tamamen bitti
Artık bu saatten sonra Ukrayna için Ukraynalılar için Rusya tamamen bitmiştir. Azbiraz bile olsa Rusya’ya sempatisi olan, Rus kökeni olanlar bile yaşanılan bu süreçte bunu kaybettiler. Putin ülkenin doğusunu kendi topraklarına katsa bile bu saatten sonra o bölgede yaşayanlar bunu kabul etmemek için mücadelesini sürdürecek yahut Batı’ya göç edecekler.

Putin toparlar mı?

Zor, hem de çok zor. Batı tamamen yükleniyor. Ekonomi halen Batı’nın kontrolünde ve bunun karşısında durabilecek hiçbir güç yok. Putin, sürdürse bile tamamen dünyadan kopuk bir ülkeye dönüştürecek. Refaha, Batı tipi modernleşmeyi iyice içselleştirmiş Rusların bu saatten sonra bir Sovyet yaşantısını kabul etmeyecekleri aşikar. Ananas, avokado yemeye alışmış bir Rus halkı var. Artık kolay değil patatese lahanaya tamamen dönmeleri; hayvan yeminden hallice Rus yemeklerini yemeleri.

Batı ise Rus enerjisine o kadar da muhtaç değil. Avrupa’nın ihtiyacını başka şekilde çözecekler ve Avrupa’yı tamamen Anglo-sakson egemenliğine verecekler. Yani biz olmasak üşürsünüz, aç kalırsınızı Avrupa’ya yerleştirecekler.

Ukrayna’nın geleceği ne olur?

Şu aşamada belli ihtimaller var. Süreç içerisinde bunlardan herhangi birine evrilebileceği gibi bambaşka bir ihtimal de ortaya çıkabilir.

Ukrayna ikiye bölünür ve bir bölümü Rus kontrolünde kalır. 

Nüfusun önemli bir bölümü şimdiden Batı ülkelerine göç etti. Savaş ortamı durulunca erkekler de gidecektir. Ağırlıklı olarak kadın ve çocuklardan oluşan 3 milyon kişiye nereden baksanız 1 milyon da erkek eklenecek demektir. Ki önümüzdeki günlerde 3 milyon 5 milyona ve fazlasına da çıkacaktır. Bu insanlar büyük ihtimalle Ukrayna topraklarına kolay kolay dönmeyecektir.

Rusya kaybeder ve Ukrayna kontrolü geri ele alır.

Bu en ideal durum. Rusya’dan çok yüksek miktarlarda alınacak tazminatlarla Ukrayna savaş öncesinden daha iyi bir konuma gelebilir. Savaşın etkisiyle Ukraynalılık ülkeye tamamen oturur. Hatta Kırım ve Donbass bile Ukrayna’ya geri dönebilir.