Nefretin birleştirici gücü!

Özellikle sosyal medya çağıyla birlikte kendisini sık sık görüyoruz. Ama bu yazıda Azerbaycan-Ermenistan sorunu üzerinden, özellikle Diaspora Ermenileri’nin örgütlenmelerindeki nefretin birleştirici gücünü göstermek istedim.

Los Angeles’ta kendilerinin 150 bin kişinin katıldığını belirttikleri bir protesto gösterisi bugün yapıldı. ‘Ermeni olarak birlik olmamız Azerbaycanlıları yok ediyor‘ başlığı ile bunu Facebook’ta canlı bir video ile de paylaştılar. 150 bin kişiyi biraraya getiren şey nedir?

Özellikle Ermeni tehciri sonrasında göç edenlerin içlerindeki nefreti büyüterek sürekli sonraki kuşaklara aktardıklarını muhakkak duymuşsunuzdur. Buna dair örnek çok dinledim. Türk olduğunuzu anladıkları anda tavırlarının nasıl değiştiğini ve mümkün olursa o esnada iletişimi koparıp, hatta hakaret ettiklerine çok kişi şahit.

Evet onları birarada tutan, 150 bin kişiyi bir yürüyüşe katılmaya zorlayan, gönüllü olarak orada olmalarına sebep olan şey sadece o nefret mayası: Türklerden nefret.

Gence’ye, sivil yerleşimlere ateşkes ilanı yapıldığı halde geçtiğimiz gün füze atmaları ve sivil insanların ölümüne yol açmalarının arkasında da bu nefreti görürsünüz.

Mesela Azerbaycan ateşkes olmasa bile, savaş esnasında sivil yerleşim alanına füze atsa ben bunu desteklemezdim. Aksine tepkimi gösterirdim. Buna hak veremezdim.

Evet, bu nefreti sürekli canlı tutmak, sonraki nesillere aşılamak ve sürekli büyütmek aslında birarada tutunmalarını sağlıyor. Hem kültürlerini, hem dillerini bu nefrete tutunarak devam ettiriyorlar.

Mesela buna karşı Los Angeles’ta bulunan Türkler bir gösteri yapsa kaç kişi katılır? Evet tahmin ettiniz, çok az. Çünkü onları birarada tutan güçlü bir maya yok. Ermeni’den nefret edeni bile az bulursunuz. Sevgi mayası mı? Nefret mayasının yanında esamesi bile okunmaz.

Peki bu kadar büyük bir kalabalık toplandığını gören, sürekli medyada haberleri Ermeni görüşü üzerinden okuyan, dinleyen, seyreden; belki dünya haritasında yeri bile gösteremeyecek olan sıradan dünya vatandaşları bu kalabalığı görünce ne düşünür? Evet, elbette haklılar; haklılar ki bu kadar kişi biraraya gelmiş diye düşünmez mi?

Siz istediğiniz kadar durumu anlatmaya çalışın, tarihten, yapılanlardan, soykırımdan, sivil yerleşim alanlarına yapılan saldırılardan bahsedin! He, he diyerek geçiştirecekler ve akıllarında o protesto ve sürekli karşılaştıkları Ermeni görüşü kalacaktır.

Ukrayna’da bile 1915 konusunda çok defa sorularla karşılaştım. Bunların bir nedeni de her iki tarafın aynı din ve hatta mezhepsel yakınlıkları nedeniyle, o görüşü içselleştirmelerinden kaynaklı sorulardı. Yani benim cevabımın onları tatmin etmeyeceğini en başta görebiliyordum. ”Yüzyıllarca yaşamışlar, dillerini, dinlerini korumuşlar ve gün geliyor Türklerin aklına bir anda soykırım yapmak mı geliyor?” dediğimde ” Ama vergi almak içindi, işi bitti, o nedenle soykırıma girişti.” tarzı bir cevap hemen geliyor.

İşte o nefret. Vicdanı tamamen ortadan kaldıran, hukuku hasıraltı edebilen, karşı tarafı dinlemeyen, anlamayan o büyük nefret! Onu canlı tuttuğunuz sürece istediğiniz gibi kullanabilirsiniz.

O nefreti, politik güce de dönüştürebiliyorlar ki, pek yakında ABD seçimleri var; ekonomik güce evirebiliyorlar.

Nefreti canlı tutmak için başkalarınca onaylanmış bir haklılığınız olmasına da gerek yok. Nefret mayası tuttuğu anda haklısınızdır.