Soğanlı Köyü ve Vadisi Gezi Notları

Mayıs 28, 2014Mayıs 24, 2018 tarihinde gönderilmiş caner tarafından

Gezinin son günündeyiz ve zorlu bir programımız var. Akşamında otobüse yetişip, döneceğiz. Üstelik daha önce hiç gitmediğimiz ve yolunu izini pek bilmediğimiz yerlere gideceğiz. Mesafeleri yaklaşık biliyoruz ama yol kalitesi konusunda şüpheler olmakla birlikte zaman zaman yağmur yağışı oluyor. Soğanlı Köyü‘ne Ürgüp’ü başlangıç alırsak, sonrasında 50 km kadar yol katederek ulaşıyoruz.

Mustafapaşa‘yı geçerek vadi boyunca ilerleme sonrasında Şahinefendi köyünden tepeye tırmanmaya başlıyoruz. Devamında bizi patates tarlalarının ağırlıklı olduğu bir plato karşılıyor. Epey bir süre devam ettiğimizde Güzelöz Köyü‘ne ulaşınca sola dönüp yine Soğanlı Köyü‘ne kadar vadi boyunca devam edip köye ulaşıyoruz. Köye yaklaşırken yol üzerinde peribacaları ve tüflere oyulmuş kiliseleri görebilirsiniz. Tırmanması kolay olsa da inmesi biraz daha sıkıntılı. Zaman içinde yapılan dik merdivenler aşınmış ve düzleştiği için dikkat etmekte fayda var. Daha önce de değindiğim gibi bu toprağın ve kayanın en güzel tarafı ayağınızı bastığınızda kaymaması. Hafif yağan yağmurun ıslatmasından ötürü inip çıkarken biraz daha dikkat ettik. Çevrede bolca kilise var. Hepsine girip bakamadık ki bu kiliselerin 50’ye yakınının günümüze ulaştığı ama 10 kadarının geziye müsait olduğu belirtilmiş. Geriye kalanların girişleri kapatılmış.

V. veya VI. yüzyıldan günümüze ulaşan, yani 1600 yıllık bu kiliselerin pek çoğunda freskler duruyor. Kimileri restorasyondan geçmiş. Çeşitli dönemlerde freskolardaki kişilerin yüzlerinde kazımalar, ziyaretçilerin freskler üzerine anı olsun diye (!) bıraktığı isimlerinin yarattığı kirliliği görmek sinir bozucu oluyor. İçerde giriş kapısından gelen dışında başka bir ışık kaynağı olmadığı için yüksek ISO ile fotoğraf almak durumunda kaldım.

Ziyaret ettiğimiz kiliselere ait fotoğrafları yazı sonunda sırasıyla görebilirsiniz.

Açıkcası Soğanlı’ya gelince daha önceden farketmediğim bir durumun da farkına varıyorum. Kayseri il sınırları içindeymişiz. Vaktimiz ve programımız uygun olsaydı 25 km’lik bir yolla Sultan Sazlığı’na da gidebilirdik.

Köye girince yol ikiye ayrılıyor. İlk olarak sağdan devam eden vadi boyunca ilerliyoruz.

Yolun sonunda bir restoran ve çay bahçesi mevcut. Çayım geldiği için artık duramıyorum. O arada yaşları ileri bir turist grubu geliyor. Artık ne kadar çok uyarı almışlarsa kazıklanma konusunda sıkı bir pazarlık içine giriyorlar. 10 olmaz 7 olur mu tarzında sürekli bir pazarlık içindeler. Açıkcası getiren rehberlerine de biraz gıcık kaptım. Arkalarından Türkçe olarak bunlar bilmem ne gibisinden söylemlerde bulunuyordu. Ki geneli 60-70’li yaşlarında insanlardı ve şöyle bir gerçek var ki, bizim yerel halk kazıklama hususunda hiç masum değil.

Soğanlı’nın meşhur olan bir özelliği ise bez bebekleri. Bez bebek alışverişimizi de burada yapıyoruz. Köyün mühim bir gelir kaynağı olduğu söyleniyor. Yalnız farkettim ki turist grubu çekilsin, bebek fotoğraflarını öyle çekerim diye düşündükten sonra çekim yapmamışım. Skandal!

Ülkede görülmesi gereken, gezilmesi, fotoğraflanması gereken o kadar çok yer var ki; her gittiğinizin noktanın hemen yakınında bir başka yer bulabiliyorsunuz. Dolayısıyla yol boyunca es geçtiğiniz yerler bile çok fazla oluyor. Bu gezi sırasında sonraki durağımız Derinkuyu ve Ihlara’ya yetişebilmek adına bazı kiliseleri görmeden geçmek durumunda kaldık.

Fotoğraflar

Soğanlı Köyü’ne giderken geçtiğimiz yerler: