Atasözleri ve Genetik Kodlarımız: “Kervan Yolda Düzülür”

Atasözleri ve deyimler toplumun davranışları üzerine ortaya çıkmış ve aslında toplumların davranış genetiğinin de barındırmaktadır. Farklı diller bilmediğim ve konunun uzmanı olmadığım için karşılaştırmalı örnekleri burada sunmam zor. Mesela Rusçada bulunan şöyle bir sözü öğrenmiştim: “Teşekkür cebe girmez.” Gündelik hayatta insanların yaptıklarına karşılık bir para beklentisi içinde olmaları yahut birilerinin küçük rakamlar bile olsa bir ödeme yapmasında bu sözün karşılığını rahatlıkla görüyoruz. Buna dair çok fazla kişisel örnek olaylar dinledim ve gördüm. Halbuki bizde bizzat para ile bu işi yapan bir kişiye çok ufak bir işinizi yaptırdığınızda bile para vermek istediğinizde reddeder. Hem yardım edip, hem para isteyenle muhtemelen tekrar görüşülmeyecektir.
Şöyle bir huyumuz var: Önce işe başlayıp, gerekenleri sonrasındaki süreçte yapıyoruz. O nedenle sistematik manada ideal bir yapı yürütemiyoruz. Bir atasözü “boşa debelenip durma, hele bi yola çık demiş” ama gerçekten boş mu demiş: “Kervan yolda düzülür.” Hiç sanmıyorum. Çünkü; kervanı yolda düzmek yerine sistem kurmak adına bir planlama yapmaya kalktığınızda, bu topluluk içerisinde olduğunuz sürece o kervan yola çıkamayacaktır. Kervanı yola çıkarmak için gerekli kaynakları toparlayamayacaksınız, sağdan soldan gelen itiraz sesleri, engelleme çabaları, ikna turlarının sonuçsuzluğu, sorumluluk verilip yetki ve olanakların verilmemesi gibi meselelerle boğuşacaksınız ve nihayetinde o kervan o yola çıkamayacak. Yine genetik olarak bulunan bir kötü huyumuza karşı da bu söz söylenmiş olmalıdır: İşin olurunu değil olmazını görmeye çalışırız. Halbuki yola çıktığınız anda muhtemelen tıkır tıkır işlemese bile bir şekilde o iş olacaktır. Belki bir Alman bu şekilde başlasa eline yüzüne bulaştıracakken, bir Türk muhakkak sonuca gidecektir. Benzer şekilde “Başlamak, bitirmenin yarısıdır” da motto olmuş bir sözdür.

Günümüzden bir örnek verecek olursam: Bugün Başkanlık Sistemi’nden bahsediliyor. Yönetim sisteminin nasıl olacağını henüz bilmediğimiz bir başkanlık sistemine dönüşmesi tartışılıp dururken aslında o kervanın yola çıktığını farkedemiyoruz. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçiminin yapıldığı gün fiili olarak başkanlık sistemine geçilmiştir. Şimdi olan şey bu kervanın düzülmesi ve nasıl bir yapıya bürüneceğinin belirlenmesidir. Herkesin kendince bir fikri var ve öyle olmasını istiyor yahut karşı çıkıyor. Karşı çıkanların bu kervanı durdurması bu saatten sonra pek mümkün görünmüyor. Çünkü onlar kervanın kurulmasını engellemeye çalıştıklarını düşünürken, kervanın çoktan yola çıktığını görememeleri gibi bir durum var. Halbuki uğraşmaları gereken bu kervanın bu yolda nasıl yol almasıdır.