Internet kullanım maceramı düşündümde

Bilgisayar hayatıma üniversite yılları ile birlikte girdi. Kendi bilgisayarıma ise üniversite sonrasında sahip olabilmiştim. Ama asıl kullanmaya başlamamda internetin etkisi büyük oldu. Henüz internetin girmediği bitnet’li yıllar. Yeşil ekranlı IBM bilgisayarlar vardı bilgisayar odasında ve gidip geldikçe birilerinin onun başında ne yaptıklarını merak ede ede sonunda bulaştım. Ama nasıl kullanılır, bu nedir kısmını ancak sora sora çözmek mümkündü. Önce bir şifre almak lazımmış dediler, gittik başvurduk ve şifremizi aldık. s750@tranavm1 aynı zamanda ilk email adresim de oluverdi. Daha sonradan değişiklik gerçekleşti ve sıfırdan vermeye başladıklarında s30@tranavm1 olarak almıştım. Tabi aldık ama ilk günlerde kullanmak mesele? Ne yapacağız, nasıl yapacağız kısmını yan masadakilere sora sora, baka baka öğrenmek gerekiyor. Öğrendikten sonra da benzer şekilde öğretici oluyorsun. Allahtan bilgi saklama huyum olmadığından kim ne sorsa öğrettim. Lâkin bilen birileri de hemen havalara girmeye başlamaz mı? Önce birileri ile sohbet etmeyi, sonra email alıp göndermeyi öğrendik. Sonra değişik üniversitelerden “brek brek arkadaş arıyorum arkadaş” muhabbeti gibi sohbetler başladı. Derken email gruplarını keşfedip onlara üye olmaya başladık, takip ettik, sonra yazmaya bile başladık. Ama en çok chat yaptığımız zamanlardı.

Sonrasında çok zaman sürmedi ki ODTÜ’de internet kullanımı başladı. Oradan bir arkadaşın şifresine telnet ile bağlanıp ilk internete çıkışımı da gerçekleştirmiştim. Gopher vardı, FTP’yi keşfettik, sonra web. Ama içerik yok denecek kadar az. Gir gir aynı şeyler. IRC’i keşfedip yabancı sohbet odalarına daldık 🙂 En çok ise email gruplarını takip ederdim.
Okul sonrasında bilgisayar sahibi olmuştum. Lâkin internet pahalı. 9600 KB’lık modemlerin fiyatını geçtim, 3 aylık internet bedeli 99 dolar olduğu günler. Üstüne birde bağlı kaldıkça ödediğin telefon parası gelecek. İmkânı yok yani. Ankara’dayım. Tübitak’ın bilgisayar kulübü vardı, oraya üye oldum. Sık sık oraya giderek internet kullanmaya başladım. Bu arada gelişmeler de olmuştu. Yavaş yavaş internet siteleri açılıyor ve mevcutlar gelişiyordu. Askerlik dönemi geldi ve ister istemez ara vermiştim. Internet işleri ile alakalı bir arkadaşıma uğradığımda bana bir email hesabı açabileceğini ve istersem oraya gidip kullanabileceğimi söylemişti. Gerçi pek uğrayamadım. Internet kafelerin henüz açılmadığı zamanlar. Bu arada ilk internet bankacılık şifremi bile almıştım. Sene daha 99’du.
Bu arada yaygınlaşma hızlandı. İlk işim internet ile alakalı olduğundan daha çok zaman geçiriyordum. Ama internetçi olmadım, olmayı pek düşünmedim. Hep içinde kalmalıydım. Ufak ufak html’den anlar hale bile gelmiştim. ICQ yaygındı. Hatta numara halen ezberimde: 33912546. Ondan sonraki iş hayatımda sürekli bilgisayar ve internet vardı. Hatta GPRS’in ilk hizmete başladığı dönemlerde TREO’nun kapaklı bir cihazı ile internete bile girmeye başlamıştık. Sokakta, hareket halinde MSN’e girdiğimiz dönemlerde ortada 3G lafı bile yoktu. İlk mobilize olanlardan olmuştuk herhalde. Daha sonraki yıllarda Aktif bünyesinde mobil telefonlar üzerinde uygulama geliştirilmelerinde işin planlanmasının tam göbeğinde yer almıştım.
Artık ise hayatımızın olmazsa olmazı oldu. Erişim kolay, hız fena sayılmaz, eskiye göre ucuz ama dünyaya göre pahalı. Bloglarım var, fotoğrafları yüklediğim siteler var, videolarımı yüklediklerim var. Günlük takip ettiklerim, ara sıra baktıklarım, rastgele baktıklarım derken…