Eşitsizliğe bedel biçmek! Askerlik hakkında görüşler

Askerlik konusunda herkesin bir fikri var. Pek çok insan konunun dışında olmasından ötürü rahat rahat konuşmakta; hadi atıp tutmakta diyelim.

Farz edelim henüz askerliği bir şekilde yapmadınız, yaşınız 30’u geçmiş durumda;

a) 30 bin lirayı ödeme sorununuz yok ne yapardınız?

Bu fırsatı kaçırana enayi derler.

b) 30 bin lirayı zorlanarak da olsa ödeyebiliyorsanız ne yapardınız?

Askerlik süresince kaybedeceklerinizi hesaba katarsınız, muhtemelen anneniz ve/veya eşinizin kafasında da askerlik ve savaş arasında bir ilinti olduğundan ötürü bu parayı bulmak için ellerinden  geleni yapacaklardır. Gitme yönündeki kararlarınız “salak mısın sen oğlum” tavırları ile etkilenecek ve bu parayı ödeyeceksiniz. Hele ki işiniz gücünüz yolunda ise destek bulmanız zor olmayacaktır.

c) 30 bin lirayı tövbe ödeme şansınız yok ve ne yapardınız?

Ne yapıp edip bu parayı temin edemeyecekseniz; sadece kaderinize küfredeceksiniz ve sonraki süreçte olabildiğince kaçacaksınız askerlikten.

Yaşınız 30’a yakın ise kendinize haksızlık olduğunu düşüneceksiniz. Ya kaçmaya devam edeceksiniz yahut paşa paşa yapacaksınız ama hep küfrederek.

Yakın dönemde 30 yaş üzerinde askerlik yapmış veya askerde iseniz ve bu durumdan ötürü bir şekilde hayatınızda bir gerileme olduğunu düşünüyorsanız yine haksızlık olarak göreceksiniz.

Benim için şu an hava hoş aslında, 24 yaşında askere gitmiştim. Ama bugün böyle bir durum olsa ben aynen yukarıda yazdığım gibi hissederdim. İşin birey üzerindeki etkisi bu. Şehitler üzerinden değerlendirmeleri ciddiye bile almıyorum. Askerlik demek sadece savaş demek değildir. 666 bin askeri personeli bulunan bir ordudan bahsediyoruz.

Peki devlet vatandaşları arasında adına “vatani hizmet” denilen bir durumla alakalı bu kadar eşitsiz olmalı mı? Elbette pek çok eşitsizlik var vatandaş arasında ama bu eşitsizliği “para” ile belirlemek asıl “büyük eşitsizlik”tir.

Siz oradan gelen parayı kime kullanırsanız kullanın, zaten kullanacağım dediğiniz yerlere devlet olarak kullanmak zorunda değil misiniz? Kaçak su kullanıp, bununla abdestini almayan ama  kıçını yıkayan hacı amcanın vicdanını rahatlatmasından ne farkı var?

Devlet ne yaparsa yapsın, hangi kararı alırsa alsın bu mantığı kullandığı sürece bir şekilde birilerinin vicdanını rahatsız edecektir.

Bence en makul olan şey şöyle olabilirdi:

35 yaş ve üzeri 1 gün askerlik yapar. Sonra yaş geriye gittikçe her sene için 1 ay askerlik yapar. Buna benzer bir düzenleme yapar, yaş ve süreleri makul olan şekilde değiştirebilirsiniz. Sonuç itibariyle askerlik yaşı geldiğinde askere gitmemenin yolları belli. Okulu vardır, yurtdışında çalışır vs.

Askerlik konusunda kişisel fikrim ise şöyle: Askerlik olmalı ancak mevcut düzendeki şekliyle değil, temel eğitimden ibaret olmalı ve 4 ay kadar sürmelidir. Ne bileyim, klasik askeri kurallar öğretilir, ilk yardım eğitimi verilir, arama kurtarma eğitimi verilir, çeşitli silahların kullanımı öğretilir, seferberlik durumunda yapılacaklar öğretilir vs vs. Hatta 2+2 ay şeklinde tatillerde bile yapılabilmelidir. Hiç bir şekilde ordu içerisinde başka görevi olmamalı, sadece temel eğitimi alıp teskeresini almalıdır. Ordu zaten profesyoneldir aslında, subay-astsubay-uzman sayısı 201 bin imiş. Sen onu 300 küsür general istihdam edip yapamıyorsan, bu sistemi düzenlemek için çaba sarfetmelisin ey devletim! Ben tamamen kalkmasını doğru bulmuyorum. Kendimde yaptığım şekliyle askerlik gereksiz kaynak kaybından başka bir şey değildi, bundan da eminim!