Bisikletli Hayat

Geçtiğimiz yaz ortasında hayatımın ilk bisikletini satın alınca bisiklet ile alakalı haberlere dikkat kesilmeye başladım. Çeşitli ortamlarda mesela İstanbul için trafiğin çözümü olacağına dair naif görüşlere sıkça rastlar oldum.

Bisiklet hem hafif spor yapmak için hem de ulaşım için en ideal araçlardan birisi. Ben işin spor ve bisikletle gezme kısmındayım. Zaman zaman otobüsle gidebileceğim yerlere eğer bisikletle gitmek uygun ise, öyle de gidiyorum ama ulaşım maksatlı kullandığımı söyleyemem. En fazla berber, küçük alışverişler vs. Yaya olarak gezmesi uzun süren pek çok yere bisikletle giderek daha kısa sürede daha çok yeri gezebiliyorum. Geçtiğimiz haftasonunda bisikletle gezerken belki bin tane bisikletli gördüm Kiev’de. Yollarda sürekli bir bisikletliyle selamlaşıyorduk. Halbuki Kiev’in yolları bisiklete binmek için hiç uygun olmadığı gibi mevsim itibariyle daha kısa süre bisiklete binilebiliyor. Alım gücünün TR’den düşük olduğunu üstüne koyarsanız, TR’de bisiklet konusunda yeterince farkındalık olmadığını söyleyebilirim. Karne hediyesi olmanın ötesine geçiremedik. Bu dezavantajlarına rağmen Kiev’in avantajları da mevcut. Yol dışında binilebilecek alan çok fazla. Yeni bir bisiklet yolu çalışması olduğunu da okudum, hatta bir yerde rastladım ama daha çok yaya bölümünün bölünmesi ile oluşturulmuş, sadece çizilmiş ama gereken düzenlemeler yapılmamıştı. Bu kadar çok bisikletlinin olması bir baskı unsuru oluşturuyor olmalı. Şehirde kolayca ulaşabileceğiniz alanlarda bolca ve büyük parklar var.  Bisikletle gezebilirsiniz. Ayrıca İstanbul ile karşılaştırırsak yol kalitesi çok kötü olmasına rağmen trafik yoğunluğunun düşüklüğü nedeniyle daha rahat hareket ediyorsunuz. Araç sürücüleri ise yaya ve bisikletliye karşı olması gereken davranışı sergiliyorlar. Yayayı gören araç her durumda durur. Siz bisikletle giderken asla sıkıştırmazlar ve tedbirli davranırlar. Elbette sizde kurallara uyacaksınız. Kaldırımlar genelde geniş ve bisikletle gidebilirsiniz, fakat pek düzgün olduklarını söyleyemem. Sürekli bordür atlamak zorundasınız. O nedenle ben yolu tercih ediyorum.
Peki İstanbul’da yaygın değil ama diğer şehirlerimizde yaygın mı? Ankara’da çok nadir bisikletli görürdüm. Konya için çok yaygın denir muhtemelen olması istenen / beklenenin çok altındadır. Halbuki bisiklete uygun pek çok şehrimiz bulunmaktadır. Eskişehir’de öğrencilik dönemlerinde bisikletli amcalar görürdüm. Düz olması sebebi ile bisiklet için çok ideal bir şehir olmasına rağmen, buna dair çok örnek göremiyoruz.

Bisiklet ile alakalı farkındalığın arttırılması yine bisiklete binenlerin daha görünür olmaları ile mümkün olacaktır. TR’de bir diğer büyük sorun yollardaki araç şoförlerinin terbiyesizliğidir. Maalesef ülkemizin her türlü şoförü için yol her zaman araç öncelikli olduğundan bir yaya ve bisikletliye yol verme gereği duymamaktadır. Yetmez gibi bisikletliyi tehlikeye atacak düzeyde yakın geçmekte ve sıkıştırmaktadır. Kiev’de ne zaman yola çıktıysam araçlardan olumsuz bir durum görmedim. Bir kere bir araç korna çaldı. Dedim kesin Türk’tür ibne. Bu sorunun çözümü için epeyce kafa yormalıyız.

İstanbul için bisiklet bir ulaşım çözümü müdür?

Bence kesinlikle hayır. Mesele bisiklet yolu olup olmaması değil. İstanbul’da genelde ulaşılan mesafeler bisikletle gidip gelmek için hem çok uzun; hem de yollarda bisiklete özel bir bölüm yapılması pratikte pek mümkün değil. Trafik her zaman aşırı yoğun. Ayrıca şehir fazla engebeli ve yokuşu bol. Motosiklet kullanıcıları bile trafikte binbir zorlukla yol alırken, bisiklet için bunu beklemek pek gerçekçi olmuyor.

İstanbul trafiği için bisiklet bir çözüm değil ancak kendisine uygun olanlar için alternatif bir ulaşım kanalı pekâla olabilir, olunca güzel olur. Bisiklet kullanıcı sayısının artmasına paralel olarak, bisikletçilerin talepleri artacaktır ve zaman içinde belediyeler tarafından bunun karşılığı muhakkak bulunacaktır. Önce yol yapılsın, şu olsun, bu olsun ondan sonra bisiklete bineriz denildiği sürece herkes bekler. Yani bisikletlilerin, bisiklet meraklılarının daha organize olarak seslerini çıkarmaları ve makul taleplerini daha yüksek sesle dile getirmeleri gerekmektedir. Hatta ayağı yere basan projeler üretmelidirler. Aynı şekilde halkı, araç şoförlerini eğitmek yine bisikletlilerin üstüne düşen bir görev olacaktır.

Her Eve En Az 1 Bisiklet

Genç nüfusu avantaja çevirmek gerekiyor. Bunun için talep arttırılmalıdır. Verilecek doğru desteklerle pekâla kısa sürede hızla büyüyen bir sektöre dönüşebilir. Verilecek olan destekler ayrıca satıcısıyla, yedek parçacısıyla, kıyafetleriyle pek çok iş alanını da geliştirecektir.

İş Bisiklet Satın Almakla Bitiyor mu?

Açıkcası ne lazım, ne değil önceden bilmiyordum ve o kadar çok malzeme gerektiğini hiç düşünmediğim gibi fiyatlarına dair önceden hiçbir fikrim yoktu. Kesinlikle hayır diyebilirim. Eli yüzü düzgün bir bisiklete bütçenizi sarsabilecek bir rakamı ödemeyle kurtulamıyorsunuz. Profesyonel ve uzun binicilerde durum başka ve daha özel malzemeler kullanıyorlar. Amatörseniz ve sınırlı bütçeye sahipseniz bile ekstra bir masraftan kaçışınız yok. Yapmazsanız sağlığınızı riske atarsınız. Eldiven ve kask olmazsa olmazlarınızdan. Gözlüksüz binmek gözlerinizi riske atar. Güneşten korunmaktan ziyade aslolan gözü yabancı cisimlerden, sineklerden vs korumaktır. Sık ve uzun biniyorsanız destekli şort şart, yoksa kıç bölgenizdeki rahatsızlık bisikletten soğutur. Bazı ürünleri yazlık-kışlık diye ayrıca satın almanız gerekebilir. Uzun mesafe gidiyorsanız bisiklete özel sırt çantası şarta dönüşüyor. Bisikletin üzerine asabileceğiniz aksesuar çantalar bile işinizi görebilir. Tamamen kullanım sıklığı ve şekline bağlı. Ben 25 litrelik sırt çantası aldım, fotoğraf makinesi ve yedek kıyafet taşıyorum her zaman. Mevcut sırt çantam sırt desteği olmadığı için terletiyordu. Bisikletle giderken düzenli su tüketimi mühim ve yanınızda daima su bulunmalı. Sulukla olabildiği gibi, çanta içinde taşınabilir şekilde özel su depoları da var. Ben genelde şehir içinde olduğumdan herhangi bir büfeden su alabiliyorum yahut çıkarken sırt çantama atıyorum. Kendi tamir bakımınızı yapmıyor olsanız bile zincir yağı ve pompanız olmalı. Seyrek bile olsa uzman bir ele bakımını yaptırmalısınız. Unutmayın, üzerinde can taşıyorsunuz. Tüm bu ürünler çeşitli kalitelerde bulunuyor ve olabildiğinde kaliteli malzemeye gözünüz kayacak, sonuçta bir bisiklet parası kadar olmasa da, azımsanamayacak bir miktarı ödeyeceksiniz. Kullanımınıza, keyfinize, yapmak istediklerinize göre daha pek çok aksesuar ve malzeme bulunmaktadır. Ben sadece olmazsa olmazları belirttim. Henüz kilit almadım mesela. Genelde orta-üst kalite ürünlerden aldığım için neredeyse bisiklet fiyatının yarısına yakın bir rakam ödemişimdir. Yani iş okul yıllarında mahallede dolaştığınız bisiklete pek benzemiyor. O yaşlarda hafifsiniz, refleksleriniz daha hızlı, kolay yorulmuyorsunuz, yaralarınız daha hızlı iyileşiyor. Hele belirli yaşlardan daha sonra daha fazla dikkat etmeli ve malzemelerden kaçmamalısınız.