Tarihin Arka Odası oldu Tarihin Arka Kahvehanesi

Tarih’in Arka Odası‘nı geçen sezon biraz daha fazla seyrediyordum. Bu sezon dün ilk kez seyretmeye çalıştım. Ana konunun “İstanbul” olarak belirtilmesi idi aslında seyretme arzumun arkasında yatan neden. Ama seyredemedim yine. Konu başladığı anda müdahaleler ile sapıyor yahut konuşan kişinin ağzında cümle tamamlanamadan bölünüyor. Sonrasında ya reklam giriyor, ya araya müzik koyuyorlar (Allahtan müziği iyi yapıyorlar) yahut programın konusu içerisinde yer almayan kel alaka bir konuya dönüşüveriyor.

Birileri e-mail atıyor. Genelde kazma kişilerin gönderdiği yahut bilerek Bardakçı’yı gıcık etmek için gönderilmiş olduğu belirgin iletilere Bardakçı’nın tepkisini izliyoruz bir süre.  Bardakçı’nın internet dünyasına ne kadar yabancı olduğu da fena halde sırıtıyor. Yani bir kısım seyircisinin tuzağına düşüyor. Bu arada elbette birinin lafı ağzına tıkanmıştır. Elbette tamamını seyretmedim. Bir ara kalite olarak yine yüksek programlara da döndüm. Tekrar Habertürk açtığımda halen kel alaka konularda konuşma çabalarına şahit oldum. Kendisini uyaran ya da bu tip saçmalıklardan sıkılan seyircisinin uyarılarını  “efendim başka kanal izleyin, bilmem nerede ne muhabbeti yahut aptal film vardır, onu izleyin” türü azarları ise ukalalıkta son nokta olsa gerek. Elbette bilmenin, bilginin verdiği ukalalıklar hoş görülür. Ama bu kadarı hiç şık olmuyor. Halen konuya dönülmemesi nedeniyle bir süre sonra zaten televizyonun düğmesine basıp kapatıyorsunuz.

Halbuki güzel bir konu belirlemişsin, konunun uzmanı bir konuk da var. Sadece o konuya odaklanıp bunun üzerinden seyirciye aktarım yapmak varken kahve köşesine çevirmeye ne lüzum var değil mi? Geçen sezon bir kaç defa İlber Hoca programa çıktığında böyle bir adamın ağzından daha çok laf almak için elden gelenin yapılması gerekirken, yine aptalca şakalar, sataşmalarla verimi düşürmenin manası nedir?

Bardakçı yaptıkları ile ortada olan kesinlikle mühim bir değer ama program konusunda sağlam bir uyaranı olur umarım, seyircisini dikkate almadığı aşikâr. Ortağının ise kendinden kalır bir yanı da yok maalesef.