Çay mı, Kahve mi?

Kahve üzerine çok fazla güzelleme yapılıyor. Lâkin ben oldu bitti kahve sevemedim. Buna Türk kahvesi de dahil. Aslında sevmemek demeyeyim de, tercih etmiyorum. Ayda yılda bir misalinden içiyorum. Ortama bağlı. Onu da az şekerli. Fakat kahvenin sunumunu seviyorum. Yanından bir bardak su ve kahve. Bir de çifte kavrulmuş lokum varsa, onun da keyfi ayrı. Malum çeşit bol kahvede, neskafe türü kahveler midemde rahatsızlık oluşturuyor. Hani o bilinen Amerikan kahvecileri ile hiç aram yok. O mekânlara giriyor olmak bile beni irrite ediyor. Zaman zaman arkadaş hatrına katlandığım oldu ama ne zaman kahve içsem sevmedim. Mümkünse varsa tercihimi sütlü kahvelerden yana koymakla birlikte, süttozundan da uzak durmaya çalışıyorum. Yaz günleri ise kahve ile yapılmış soğuk içecekleri arada bir tüketiyorum. Bunu iyi yapan yerler var.

İnce belli bardak ve çay

Ben çay insanıyım. Bir demlik çayım olsun, başkaca bir içecek istemem. Kupa ile işyeri ortamında içtiğim olmuştur ama evde yahut bir kafede asla tercih etmem. Ne kupayı, ne de fincan yahut kulplu bardakları sevemedim. Çay için ideal olanı ince belli bardak. Kahvehane türü yerlerde bu bardakların boyutları hepten küçüldü. Evde tercihim “ayda” olarak ifade edilenler. İçine de çok az şeker. İlla Rize çayı elbette. Kaçak çay, seylan çayı keyif vermiyor. Damağımda bıraktığı o acımsılığı sevmediğim gibi iyi demlendiğini de düşünmüyorum.

Sallama çay ise düşman başına dediğim bir tür. “Ice tea” ise yazın severek içtiğim bir içecek.