Basit Bir Anlatımla Web Sitesi Sahibi Olmanın Dayanılmaz Arzusu

Özellikle iş yapan insanlar ve firmalar için bir web sitesi sahibi olmak, iş telefonu kadar önemli hale geldi. Ancak her ne kadar internet kullanıcısı olunsa bile nasıl bir web sitesi sahibi olunur konusunda önceden bir tecrübe yaşanmamışsa aslında sıkıntılı bir süreç başlıyor.

Evvela yakınında bulunanlara yahut bir web sitesi bulunan eşe-dosta sorularak bilgi edinilmeye çalışılır. Herkes kendi bildiği, tecrübe ettiği ölçüde yardımcı da olur. Bu arada insanlar aslında tecrübelerinden ziyade, duyumlarını paylaşırlar. Nasıl yapıldığına dair bir fikirleri çoklukla yoktur. Şansı varsa ilk kötü tecrübesini sağdan soldan ulaşılan biriyle değil de, bir firma ile yaşamıştır.

Web sitesi dediğiniz şey elde bulunan yazı, resim, video gibi unsurların belirli bir sistematiğe sokularak gösterilmesidir. İşte asıl mesele o sistematiği belirlemekte yatmaktadır.
Web sitesi kabaca 3 katmanı barındırıyor.

– İçerik (yazı, resim, video vs)
– Tasarım
– Programlama

Bu üç katman birlikte çalışarak size baktığınız sayfaları gösteriyor. Bunları göstermek için size bir alan adı ile bu 3 katmanın birleşimi ile oluşan dosyaları koyacağınız bir barındırma hizmeti gerekmektedir. Buna bağlı olarak isteyebileceğiniz email adresleri web sitesinden bağımsız ve alan adı ile alakalıdır. Amma karıştı değil mi? Halbuki 10 numara 5 yıldız ve yağ gibi akacaktı her şey.

Bu katmanların içerisinde en zorlusu içeriğin belirlenmesinde yatmaktadır. Ancak web sitesinin sadece bir programlama altyapısı olduğu düşüncesi yerleştirildiği için bu zorlu aşama size başlangıçta çok basit gelecek ve öteleyeceksiniz. (Zaten size gösterilen örnekler hep profesyonel örneklerdi.) O nedenle önce tasarım (genelde hazır şablonlardan biri) ve programlamayı başlatacaksınız; yahut ikisi bir arada alacaksınız. Çok zengin bir içeriğiniz olacağını düşünürken (Çünkü hiç yazıya dökmemiştiniz) aslında belirlemeye başladığınız anda içerik bulamadığınızı ve üretemediğinizi farkedeceksiniz. Metinleri yazarken bir türlü istediğiniz metni üretemeyecek, başkaları ne yazmış diye bakarak kopya çekeceksiniz. Ürünleriniz varsa fotoğraflarını temin etmenin bile ne kadar zorlu ve masraflı olacağını farkedeceksiniz. Derken ilk başta hayal ettiğiniz site yerine bir ucubeye razı olacaksınız. Hatta allayıp pullayıp satacaklar bunu size.

Web sitesi yapma, yahut yaptırmanın binlerce yolu var. Ama asıl mesele sizin ihtiyacınızın tanımlanmasında yatmaktadır. Dolayısıyla sitenizi ziyaret edeceklerin ihtiyacını tanımlayacaksınız. Bu ihtiyacı tanımlamayı öğrenmeyi ise ancak bir kaç web sitesi yaptırma tecrübesi sonunda öğreneceksiniz. Yahut paraya kıyacaksınız ve size doğruları söyleyecek bir firma bulup, yaptıracaksınız. Sonrasında filancanın oğlu 100 liraya yapıyormuş, bizim bir arkadaş 300 lira vermiş, cillop gibi sitesi olmuş diye ortaya çıkmayacaksınız.

Aslında pek çokları için maksadı boşlukları doldurmak olan lüzumsuz içerikleri kaldırdığınızda gerçek ihtiyaç ortaya çıkar ve sonuçta tek sayfa, yahut 2-3 sayfada gösterilebilecek içerik olduğu görülür.

Mesela şirketten son haberler şeklinde bir bant olmasını istemektedirler. Ama sizin aslında “web sitemiz açılmıştır” dışında şirketten vereceğiniz bir haber yoktur. Onu niye verirseniz, anlaşılmaz ya! Olsa da, ikinci, üçüncü haberi girme sonrasında son haberiniz üzerinden aylar geçer ve öylece kalır.  Şirketsiniz, alakanız yok ama ısrarla hava durumu koyarsınız, ziyaretçi sayısı gösteren bir bölüm koyarsınız, son gazete haberlerini, işinizle alakasız zamanla ölecek linkleri koyarsınız vs.  Çünkü dolu dolu olsun isterken aslında koyacak dolu dolu içeriğiniz yoktur. Ve bu lüzumsuz içerik nedeniyle asıl içeriğiniz baskılanır. Bir süre ziyaretçi sayısını takip edersiniz, eşe dosta söylenmiştir, ilk günler bir akış olur ve sonrasında durur. Yahut yaptırdığınız firma ziyaretçi sayısını yükseltir. Derken sizde unutursunuz siteyi ve bir gün bir bakarsınız kapanmıştır. Ya alan adının süresi dolmuştur yahut barındırma hizmeti ile alakalı bir durum oluşmuştur. Hoppala! Bize bunlar söylenmemişti, alan adını kim almıştı, şifresi neydi diye geçirilen sancılı bir süreci emin olun on binler yaşamıştır.

Son dönemde web sitelerine birde sosyal medya hesapları butonları eklenmeye başladı. Aslında aktif kalması olası olmayan Facebook sayfaları, Twitter, Instagram hesapları açılır ve butonlar yerleştirilir. Yine aynı şey olur; eş, dost, akraba rica minnet takip ettirilir. Sonrasında hoşgeldiniz mesajı atılır ve öylece kalınır. Bunların şifreleri için de bir süre sonra kimdeydi, nasıl giriliyordu şeklinde bir tartışmaya doğru gider.

Siz hem ucuz bal yiyeyim, hem de arı yapsın istiyordunuz değil mi? Evet X liraya da yapılabiliyor, 10X liraya da web sitesi yapılabiliyor; hatta 1000X liraya bile. Aynısı bal için de geçerli değil mi? X liralık balı arı yapmaz.

* Çok uzun zaman önce yazımına başlanmış ve taslaklarda beklediğini farkettiğim bir yazı idi.