Sony A7 II İncelemesi ve Benim Maceram

Uzun süredir Nikon DX serisi kullanıyordum. Fotoğraf makinesi ve lenslere, aparatlara büyük bir yatırım yapmamıştım. Mesela bir tripodum bile yoktu. Son dönemlerde Nikon D7000 ile çektiğim fotoğraflar artık kesmez oldu. Bir sürü geziye gidiyor ve bir sürü para harcıyorsunuz ama çektiğiniz fotoğraflar içinize sinmiyor. Evet, kötü değillerdi ama istediğim sonuçları vermiyordu. Tam kare format bir makineye geçme arzum depreşiyordu uzunca süredir. Ciddi bir yatırım istiyordu. 5 bin dolar gibi bir para ise üzerinde düşünülmesi gereken bir rakamdı. Yaptığım seyahatlar olsun, fotoğraf gezileri olsun; makine ve beraberindeki lenslerin bana yüklediği ekstra ağırlıklar bir yandan rahatsız etmeye başlamıştı ve daha iri bir makineyle bunların artacağını da hesaplamaya başlamıştım. Çünkü ya bisikletle geziyordum yahut uzun süreli yürüyüş gerektiriyordu benim gezilerim. Boynumu rahatlatmak adına makinenin kendi askısı yerine yandan asabileceğim bir aparat bile almıştım. 
O arada aynasız makineleri incelemeye başladım. Sony hiç aklımda yoktu. Fotoğraf makinesi konusunda Sony’e hep mesafeli duruyordum. FX format aynasız makineleri incelemeye başlayınca Sony karşıma çıktı. 4K video konusunda Panasonic çok övülüyordu ama benim ana ihtiyacım fotoğraf idi. Sony hakkındaki gerek yerel, gerekse İngilizce sitelerdeki yorumlar beni şaşırttı. Bu arada Güray‘ın da buna sahip olduğunu öğrenince kendisine de danıştım. Teknik detaylara daha hakim olmasından ötürü bu konudaki söylediklerine rahatlıkla kulak veririm. Bu arada makine ve kullanımı konusunda sağda solda yazılanları okumaya, videolarını izlemeye başladım. Makine beni çekmeye başladı. Ve üzerinde daha uzun süre düşünmeden kararımı vermiş oldum.

Aynasız A7 serisi devamında A7 Mark II, 36 MP fotoğraf çeken A7R (Yakında 42 MP’lik A7R II çıkıyormuş) ve 4K video çeken A7S modeli var. Ben hem video, hem fotoğraf çekmek için A7 Mark II’yi tercih ettim. 24 MP (6000×4000) düşük sayılmayacak bir çözünürlük. Açıkcası Güray’ın yönlendirmesi de bu yönde oldu.
Kiev

Makineyi evvela Ukrayna’dan almak için çabaladım. Garip bir şekilde A7S ve A7R modeli Ukrayna’da daha düşük fiyatlı iken A7 II modeli Türkiye’de ucuzdu. Yine çöldekutupayısıilekarşılaşanbedevişansı devreye girmişti. Burada satan bir firma ile iletişim kurdum ve TR fiyatını söyledim; ama daha fazla fiyat inemeyeceklerini ve fiyatların Sony Ukrayna tarafından belirlendiğini belirttiler. Hem aradaki fark azımsanmayacak bir miktardı, hem de garanti veya alımla ilgili bir problem olduğunda Türkçe olarak işimi daha kolay çözerdim. Ukrayna’da kimi kime şikayet edeceksiniz?

O ara İstanbul’a giden bir arkadaşım denk gelince makineyi fotografium’dan detayları ileterek sipariş ettim ve birkaç gün sonra makine Kiev’e geldi. Getiren arkadaşlardan da Allah razı olsun.

3 haftadır makineyi kullanıyorum; video çekimlerini deniyorum. Kullanım şekli, menüsü, tuş yapısı ile anda zor gelse de, kısa sürede alışılıyor. Menüye ve tuşlara tam hakimiyet biraz daha zaman istiyor. Mesela ilk gün, izlediğin fotoğrafı büyütme tuşunu bulamamıştım. Bakar kör olma durumu olmuş, o kadar belirgin tuşu görememiş ve kitapçıktan bakarak öğrenmiştim.
Park Nyvky Lake

Makine evvela çok hafif. Beraberinde aldığım yine Sony 24-70 lens ile birlikte yaklaşık 1 kg geliyor. D800 body’e eşdeğer.

Ben 24-70 lens tercih ettim, çünkü fotoğrafların % 99’unu bu aralıkta çekiyorum. Profesyonel çekim yapmadığım için sabit odaklı lenslere şimdilik ihtiyaç duymuyorum. Zaman gösterir, belki 70-200 eklerim üstüne. (Sonrada 70-200 aldım, ondan da memnunum; ama asıl arayışım 16, 18 mm bir lens ve istediğim fiyat ve performansta henüz denk gelemedim)
Taşıması benim için işkence olsa da sırt çantama da sığabilen MeFoto’nun seyahat tipi tripodlarının orta boyundan aldım. Özellikle video çekimlerinde ve düşük ışıklarda kullanıyorum.

Sony A7 II Dezavantajları Nelerdir?

Birinci sırada kesinlikle pil ömrü geliyor. D7000’de bir pille 1000 küsür fotoğraf çekimine alıştıktan sonra, söylendiğine göre 300 çekimlik pil ömrü sıkıntı çıkarıyor. Ben kaç çekiyor saymadım ama o civarda olmalı. Eğer bir gezideysem bir günü çıkarmıyor. Günlük kullanımlarda gün içi yeterli oluyor. Yedek pil kesinlikle bulunmalı. NP-FW50 model pil kullanıyor.

Yedek pil 150 TL civarında ve yan sanayi pillerde bulunuyor. Aliexpress’de bulabilirsiniz. Açıkcası ben değişik yan sanayi pilleri denedim. Kimisi ilk başlarda verimli olsa da çok kısa süre sonra verimi düştü. Kimisi en başından beri verimsiz. O nedenle hiç bulaşmayın derim. Bu denemelerimden sonra 2 adet orijinal yedek pil daha aldım. Uzun süreli gezilere çıkıyor, çok fotoğraf/video çekiyor iseniz tek pille kesinlikle idare edemezsiniz. En az 2, hatta 3 piliniz olmalı. Çünkü şarj etme süreleri çok uzun.

Makinede pil takılı iken şarj ediyorsunuz ve bu çok kısa sürmüyor. Harici şarj cihazı makine ile verilmiyor. Ayrıca satılıyor ve almanız iyi olur.

Ben daha sonra orijinal battery grip aldım. İçine 2 pil alıyor ve pil ömrü iki katına çıkmış oluyor. Burası tabi bir kandırmaca. Pili ayrıca satın alıyorsunuz, tek tek de kullanınca aynı zaten. İçine aküvari birşey gömerek satsalardı diye düşünüyorsunuz. Fotoğraf çekme aşamasında battery grip kolaylıklar sağlıyor ve ürün çok kaliteli üretilmiş. Makine daha fazla ele oturuyor, düğme sayısı artıyor, fazladan 1 shutter düğmeniz özellikle dik çekimlerde çok işe yarıyor.
Pil ve şarj sorunu nedeniyle insan gözünü seveyim Nikon diyor. Pazarlama taktiği midir nedir bilemem ama inbelik işte. Bu yönünü hiç sevmedim.

Malum makinede ayna olmadığı için lensi değiştirdikten sonra sensöre yapışmış tozlarla mücadele etmeniz gerekecek. Makine geldiği gün arkadaştan kapının önünde alınca hemen lensi takmıştım. Ondan sonra hiç açmadım. Eğer öncesinde içinde değildiyse o arada bir toz parçası kaçıvermiş. Fotoğraflarda mesele olmuyor, rötuşlayabiliyorsunuz. Ama videolarda “bakın ben burdayım” diye tüm video süresinde selam veriyor. Peki nasıl temizleyecektik?

Sony A7 II Sensör Temizliği

Evet makinede ayna yok. Bunun avantajlarını görüyoruz ve fakat benim tespit ettiğim en büyük dezavantajı lensi çıkarırken veya değiştirirken o havada görmediğimiz tozlar nasıl oluyorsa direkt sensörün üzerine konuveriyor. Aman burası tozsuz deseniz bile o tozları aslında siz görmüyorsunuz. Yapacağınız ilk şey iyi kalite hava pompaları ile tozu sensörden uçurtmak olmalı. Aman dikkat edin sensöre dokundurtmayın pompayı. Mümkünse büyüteçle ve tozsuz ortamda inceleyin.

Makineyi henüz tanımadığım için bir süre temizlemedim. Üzerine de çok düşmedim. Bir ara lensi çıkarıp baktığımda gayri ihtiyarı püff dedim. Amanın! Yapılacak iş mi, ama yapmış bulundum. 1 toz parçacığı lekesi oldu bir sürü tabi. Bunun benzeri nemli ortamlarda, su buharı olan yerlerde değiştirdiğinizde de olabilir. Kim temizler, nasıl olur bu işler diye nette araştırmalara başladım. Yurtdışı forumlarda sakın ıslak temizliğe girişmeyin, Sony yetkili servisine götürün filan diyor. Ben yetkili servisi nerede bulacağım arkadaş şimdi? Islak temizliği kesinlikle önermiyorlar ama açıkcası bu konuda bir yol da göstermiyorlardı. Herkes tırsmış vaziyette: “Sensörün lekesiyle yaşa arkadaş” havasına girmişler. Daha önce Nikon sensörümü temizlemiştim. Benzer ürünü aldım ama temizlemedi. Fena püfletmişim anlaşılan. Sensörü çizmekten korktuğum için kendim dokunmamaya karar verdim.

O arada Google Translate ile Ukraynaca doğru kelimeleri bulup aramaya başladım. Bir site buldum ve telefon ettim. (Zdtrastvutya, u minya yest Sony A Shest mark dva bla bla bla) Adama modeli ve sorunu söyledim, bunu da temizliyorsunuz, emin misiniz modelden filan diye sordum. Adam kesinlikle dedi ve randevulaştık. Atladım bisiklete gittim. Benim eve 12 km imiş bu arada. Aslında mekan bir bisiklet tamircisi, bisiklet parçaları satan bir yer. Bir masada ışıklı mikroskop filan var. Adam geldi, yanında temizlik aletleri, solüsyonları var. Zaten cerrah tipi var adamda. Bu bana güven verdi. Bana, “kardeş sen bunu nasıl bu hale getirdin” dedi. Ya “bi arkadaş yapmış” diyerek üstümden mi atsam yoksa 🙂 Bak şimdi,  püff dedim. Haa anladım dedi. Bir operatör doktor titizliği ile sensörü temizledi. Testlerini yaptı ve 2 hafta içinde toz görürsen ücretsiz yine yaparım diyerek beni yolladı. Aşağı yukarı 30 TL gibi bir ücret ödedim bu işlem için. Oraya yakın Nivki Park’a giderek deneme maksatlı nefis fotoğraf ve videolar çekerek sonuçlara baktım. Pörfekt, tek zerre toz ve leke yok.

Yani tecrübeli değilseniz, özel merceğiniz filan yoksa bir bilene temizlettirin. Sanırım Eclipse solüsyonlardan kullandı ama hangisiydi, bilemiyorum. Tek kullanımlık ıslak-kuru seyahat tipi temizleme setleri zaten 20 TL civarında idi.

Hep Dezavantajını Saydın, Yok mu Hiç Avantajı?

Yahu olmaz mı? Pörfekt. Ama bir arayışa girmiş insanlara satıcı modunda tanıtım yapmamak lazım ve dezavantajlarını öne çıkarmak iyi oluyor. Eğer bir araştırma yapmışsanız pek çok kişinin üst sınıf Canon 5D Mark III, Nikon D800 gibi serilerden bu modellere geçtiklerini yazdıklarını görmüşsünüzdür. Onlar at değiştirmiş. Ben eşekten ata geçtiğim için harika ötesi geliyor. RAW+JPG çekiyorum. 64 GB SD kartı aldım ve en üst kalite video moduna ayarladım. Icığına cıcığına kadar incelemiş ve ayarlamış değilim ama çekimler gayet keyifli ve sonuçları çok güzel. Makinenin ürettiği sonuçlardan memnunum. Sanıyorum zaman içinde teknik kalite olarak daha güzel fotoğraflar üretebileceğim çünkü aramızdaki samimiyet artıyor. Üstte yazdığım FX modellere göre fiyatı çok daha düşük. Elbette o makinelerin de ayrı bir havası var. Ben kendi ihtiyaçlarımdan yola çıkarak benim için uygun diyorum. Yoksa gözüm bir yandan o makinelere kayıyor. 🙂

Videosu nasıl diye sorarsanız o gün çektiğim acemi işi ve bir bankın üzerine koyarak çektiğim örnek bir videoyu 1080p olarak seyredebilirsiniz.

 

Ve çok hafif. Benim açımdan bir diğer büyük avantajı bu. Taşırken yormuyor. Az yer kaplıyor. Gövdesi sağlam. Aman ne var demeyin; bunun sıkıntısını makine ve lensleri uzun süre üzerinde gezdirenler iyi bilir.

Akıllı telefonla entegrasyonu zaman zaman çok işe yarıyor. Mesela makineyi tripoda taktım ve uzatmak zorunda kaldım. O anda deklanşöre basamam. Gecikmeli çekim yapsam yine olmaz. Ben tripodu tuttum, telefonu başkasına verdim ve çekimleri yaptırdım.

Tüm tanıtımlarda öne çıkan özellikleri vermişler. Fazlası ve detaylar için oralara bakabilirsiniz.

Yakında yeni modelleri görmeye başlarız ve bu modellerin fiyatı daha aşağı çekilir diye düşünüyorum.

Flickr sayfamda birçok örnek fotoğraf görebilirsiniz.

Not: Yazının bazı kısımları sonradan edit edildi.