Osmanlıca Tartışması

Hah işte, yine iki ayrı kampa ayrıldığımız bir konu. Şüphesiz ki şahane bir memleket. Konunun ne olduğu önemli bile değil, tarafımızı belirleyen konunun içeriğinden ziyade kimlerin savunduğudur. Safımızı ona göre alıveriyoruz. Yüksek zekâ (!) belirtisidir.

Bizim Maarif Vekaleti yapısal sorunları olan bir kurum. 11 sene ilköğretim ve lise hayatım boyunca bunu pek çok defalar gördüm. Eğitim sisteminden mi kaynaklıydı bilemem ama öğretmenlerimin mühim bir çoğunluğu kötü idi. Çok azı iyiydi, bir kısmı orta karardı. Şu andaki durumun çok daha beter olduğuna dair kimsenin şüphesi bile yok. Sürekli değişen ve birbiriyle çelişen kararlar, sınav sistemleri tek başına büyük bir soruna işaret ediyor. Bu Osmanlıca konusunun da göstermelik olacağı su götürmez. Yıllardır göstermelik İngilizce veren, yahut yabancı dil öğretemeyen bir kurum bırakalım göstermelik Osmanlıca’yı da versin.

Osmanlıca deyip dururuz ama niye böyle deyip dururuz buna mana vermesi de zor. Yani 100 yıl ve daha evvelinde bu kişiler kendilerinin Osmanlıca konuştuğu ve yazdığını mı söylüyordu yoksa açıkca Türkçe mi diyorlardı? Şüphesiz Türkçe konuşup yazdıklarını düşünüyorlardı. Eski Türkçe yazıya Osmanlıca demek adet olduğu için, bozmayalım.

Ben Osmanlıca okuru olmak isterdim. Herhangi bir eğitimini almadığım için ancak harfleri ve rakamları bilmemden ötürü çat pat okuyabiliyorum; o da bildiğim kelimeler olursa. İstanbul’da iken bir dönem Osmanlıca kursuna devam etmek istemiştim. Çalışan kesimi hesaplamadıkları için saatleri uyduramamıştım. Okul zamanımızda böyle bir ders olsaydı, muhakkak seçerdim. Bu bahaneyle ilerde başlarım belki. 🙂

Tarih boyunca kendimize ait bir yazı sistemi geliştirmediğimiz için mevcut olanlardan kendimize göre dönüştürmek suretiyle kullanmayı tercih etmişiz. Bu Arap harfleri için de geçerlidir, bugün kullandığımız Latin harfleri için de geçerlidir.

Osmanlıca, yani Arap harfleri olarak bildiğimiz alfabe Türkçeye uygun değilse pekala değiştirilebilirdi. Zaten Cumhuriyet öncesinde de bununla ilgili çabalar olduğu bilinmektedir. Hatta bugün Latin alfabesi değilde, bir başka alfabe daha uygun diye ispat edilirse, bir bakalım derim. Yahut alfabe 29 harf olmasın, 4 yeni harf ile 33’e çıkaralım mı deniyor; eyvallah, durmayalım derim. Açıkcası Osmanlıca dediğimiz eskimez yazı daha mı iyiydi bilmiyorum. Bu işin analizi nasıl yapılır, o konuda da bir fikrim yok. Eğer hata da yapılmışsa bu saatten sonra dönmenin bir manası görünmüyor.

Pek hızlı olmasa da Kiril alfabesi ile okuyup yazabiliyorum. Birkaç ses dışında tüm Türkçeyi Rus Kiril alfabesi ile yazabiliyoruz. O sesler muhtemelen başka Kiril alfabesi kullanan uluslarda vardır. Başka alfabeleri de bilmenin ne zararı olabilir? Ki burada başka dediğimiz, kimilerince tu kaka edilmek istenen alfabe yüzyıllarca Türkçenin alfabesi olarak kullanılmış ve halen gündelik hayatımızda karşımıza çıkan bir alfabe. İyiydi kötüydü, zordu kolaydı bu ayrı bir konu. Tüm bunlara rağmen bilmiyor olmanın bu memlekette bir ayıp olduğunu düşünüyorum. 

Örnek olarak üstteki paragrafın ilk cümlesi Rus alfabesi ile: ‘Пек хызлы олмаса да Кирил алфабеси иле окуйуп йазабилийорум.‘ şeklinde yazılabilir. Merkiznak kullanmadım. Türkçenin sadece Latin alfabesi ile yazılabileceğini düşünenlerin olduğu bir dünyada örnek olsun.

Eskiden okuma yazma oranı düşüktü, Latin alfabesi ile bu yükseldi filan gibi tezlere karnım tok. Burada temel marifet Latin alfabesinde değildi. Aynı gelişme herhangi bir alfabe ile de pekala olurdu. Yani eciş büçüş, ‘bu harflerin hepsi aynı sanki be ya’ diyebileceğimiz alfabelerle bile pek çok toplum daha yüksek okuma yazma oranına sahipken, Latin alfabesine kurtarıcımız oldu gibi kendisine tapmanın alemi yok.

Alfabe dediğiniz sonuçta sesleri yazı diline dönüştüren bir işaretleme sistemi. Abartılacak, kutsiyet atfedilecek bir yanı yok. Ne Osmanlıca dediğimiz eskimez yazı kutsaldı, ne Latin alfabesi kutsaldır.

Bu bahaneyle Osmanlıca ve Türkçenin aynı şey olduğunu öğreniriz, fena mı?

Peki okuyabilir olmak, anlayabilir olmayı getirir mi? Hayır, elbette hayır. Rusça okuyabilmem anladığım anlamına gelmediği gibi Osmanlıca okuyabilmek de anlayabilir kılmayacak. Ancak anlamaya dönük bir kapı açabilir.

Ehh zaten altı üstü bir lise Osmanlıcası. Biyoloji dersini gördü diye ortalarda biyolog gibi dolananı görmedim hiç. 

Yahut eski metinleri zaten anlamayacak mışız, ne gereği varmış! E, kim lise bebesinden uzman çıkartmaya çalışıyor sahi!