Hotin Kalesi Gezi Notları


Hotin, Rusça Хоти́н, İngilizce yazılışı ile Khotin. Batı Ukrayna‘da Çernovsi Oblastı’na bağlı ve Dinyester Nehri kıyısında küçük bir şehirdir. Dinyester kelime olarak öndeki nehir demek imiş. Arkadaki nehir ise Kiev’den de geçen Dinyeper oluyor. Benzerini Türkiye’de göremediğimiz genişlikte nehirler. Hotin’e gitme maksadımız ise Hotin Kalesi‘ni görmekti. Bunun için Kamyanets-Podilski şehrinden bir minibüse bindik. 12 UAH minibüs ücreti. 25 km yolculuk sonrasında Hotin şehir merkezine vardık. Şehrin içinden uzun bir yürüyüş sonunda nehrin kıyısında yerleşik kaleye ulaştık. Akıllı telefonlar yol bulmak adına bu gibi anlarda çok işe yarıyor. Hotin, bir tatil kasabasına benziyordu, yol boyu villalar, temiz ve düzenli bahçeler var. Sıcak havada uzun bir yürüyüş sonrasında kişi başı 20 UAH giriş ücretini ödeyerek kalenin bulunduğu alana ulaştık.

Tuvalet ihtiyacımızı gidermek için girişe yakın bir tuvaleti kullanmak istedik ama maalesef, tuvalet çevresine kokudan yaklaşılmıyor bile. Klasik Ukrayna umumi tuvaleti burada da kendini gösteriyor. Susuz tuvalet anlayışının beklenen sonuçları. Halbuki suyun bol olmasıyla övünülür.

Hotin tanıdık gelen bir isimdi ancak bağlantıyı bir türlü kuramıyordum. Sonradan anladım ki okul dönemlerinde tarih derslerinde geçmiş olmalı.

Hotin Kalesi 13 ve 15. yüzyıl arasındaki süreç içerisinden kurulmuş ve geliştirilmiş.

1620 yılında Padişah Genç Osman yönetimindeki Osmanlı ordusu Leh-Litvanya ordusu elinde bulunan kaleyi kuşatır. Karşılıklı ağır kayıplar verilmesine rağmen kale teslim olmayınca 9 Ekim 1621 tarihinde bir anlaşma imzalanır ve kale Boğdan Voyvodalığı’na devredilir.

1672’de IV. Mehmet devrinde Kamaniçe, yani bugünkü Kamyanets-Podilski fethedilince Hotin önemli bir nokta haline gelir. Bu tarihten sonra değişik ordular arasında birkaç kez el değiştirir. 1699 yılındaki Karlofça Anlaşması ile Kamaniçe terkedilince Hotin’in dayanak noktası olma özelliği artar ve 1711’de Boğdan Voyvodalığından alınıp Osmanlı’ya bağlanır; daha sonra sancak statüsü verilir. 1812’deki son Bükreş Anlaşması ile Ruslar’a bırakılana kadar pek çok defa işgal edilir, anlaşmalar yapılır, verilir, geri alınır. Aynen Kamaniçe Kalesi’nde olduğu gibi Hotin Kalesi’nde de -hernekadar günümüze kalmasa da- Türk izleri mevcuttur. Kalenin sergi salonu gibi döşenmiş bir bölümünde üst kata çıkan ilk merdivenin sağındaki duvarda bulunan Genç Osman’ın tablosu hariç.

Kale içerisinde bir bölümde dönemi resmeden tablolar; bir bölümde o dönemde kalede kullanılan savaş aletleri ve çevrede yapılan kazılarda bulunan malzemeler; bir bölümde de kalede kullanılan işkence aletleri sergilenmektedir.

Sıcak havadan ötürü, inmesi ve çıkması bol bir bölgeyi gezmesi de zorlu oldu. Hem gecenin tren yolculuğu, hem de Kamyanets-Podilski’de erken saatlerde başlayan uzun gezintinin yorgunluğu da vardı. Dönüş yolunda otostop yaparak ana bağlantı yoluna geldik. Hotin’li bir esnaf imiş, el kaldırınca durmuştu. Biraz muhabbet ettik. Antalya’yı biliyor. Tavırları bile o kadar Türk gibi ki, yahu bu insanlar niye Rusça konuşuyor diyorsunuz. Epey bir süre dolmuş bekledikten sonra Kamyanets Podilski’ye döndük ve bir önceki yazıda bahsettiğim son turumuzu atma sonrasında tren garına gittik. Gece pulman olarak geldiğimiz için yorulmuştuk ama bu sefer yataklı trenle seyahat iyi geldi. Meraklısına ücreti 140 UAH idi. Tek kusuru, hava çok sıcak olduğu için tren kalkana kadar içerisi hamam gibiydi. Klima mı? 🙂

* 1 TL=5.63 UAH (Kabaca grivna olan ücreti 5’e bölmek hesabı kolaylaştırıyor)


Taras Bulba Filmi

2009 yapımı bu filmin pek çok sahnesi Hotin Kalesi’nde çekilmiştir. Zaman zaman Cüneyt Arkın filmlerini andıran filmden birkaç ekran görüntüsünü de ekliyorum. Kaleyi gezerken gördüğümüz işkence aletlerinin kullanımını da filmde görebiliyoruz.

Hotin Kalesi’nden diğer fotoğraflar:

Gülle savurucu
Yağ Kazanı
Mancınık