Kapadokya’yı Gezmek

Kapadokya denilince akla ilk Ürgüp ve Göreme; il olarak da Nevşehir gelir. Halbuki Kapadokya Nevşehir‘le birlikte Aksaray, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerine de geçişi olan bir bölgedir. Kapadokya bir jeolojik oluşum harikasıdır. Bölgedeki volkanik patlamalar sonucu yayılan lavların değişik sertlikte katmanlar halinde oluşturduğu tüf tabakaların zaman içerisinde erozyon etkisiyle aşınmalarından dolayı vadiler ve bugün peribacası olarak tabir ettiğimiz konik kütleler oluşmuştur. Değişik tarihsel dönemlerde bu kütleleri yörede yaşayanlar ihtiyaçları doğrultusunda oyarak ev, kilise, depolama alanı olarak kullanmışlardır. Bölgenin bir diğer tarihsel adı da Katpatuka, Pers dilindeki anlamıyla “Güzel Atlar Ülkesi“.

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır hesabı herkesin kendine göre bir gezi anlayışı vardır. Birikimleriniz, görmek istedikleriniz, yürüme kapasiteniz, planlama beceriniz, zamanınız ve cebinizdeki para doğrultusunda hareket ederseniz. İlk kez gideceğim bir nokta ise öncesinde Google Earth, Maps tarzı araçlarla fikir edinmeye çalışırım. İnsanlar haklarında ne yazmışa bir bakarım. Nerede, ne kadar zaman fotoğraf çekebileceğiniz, gittiğinizdeki hava şartları pek çok şeyi değiştireceği için ince detaylandırılmış programlar yapmam. Moda deyişle, işi biraz akışına bırakırım. Bir taraftan keyfini sürmeyi düşünürüm. Sadece gözümüzden birşey kaçmasın diye genel olarak oralarda ne var ne yok kısmı önemli. Bolca farklı kişilerin birikimlerinden okuyup, kendi özetinizi üretmeniz gerekiyor. Her halükarda bir yerleri kaçıracaksınız. İstanbul’da onlarca kez girip çıktığım yerler hakkında yeni detaylar öğrendikçe, nasıl da gözümden kaçmış dediğim az olmadı. Gezi sırasında olabildiğince bulunduğum yeri fotoğraflarken aynı zamanda bilgi veren tabelalar varsa onların fotoğraflarını da çekerim. Not alma alışkanlığını oturtamadım ama bunu fotoğraf makinesiyle hallediyorum. Çevreyi fotoğraflarken tek kare yetmez, dar ve geniş açı fotoğraflarını alırım. Geniş alan ise panoramik çekimler yaparım. Son dönemde harita konumunu kesin olarak tespit edebilmek ve bazen çok daha güzel çektiğini düşündüğüm için ve elbette instagram‘a göndermek için telefonla bir kare muhakkak alırım. Gezi sonrasında çok vakit kaybetmeden muhakkak fotoğrafların üstünden geçerim. Fotoğrafları günlük klasörler oluşturarak arşivlerim. İsimlendirme sorunu olan noktaları çoklukla internet üzerinden araştırma yapmak suretiyle tamamlarım. Fotoğrafları internet üzerinden muhakkak paylaşırım; eğer uygun olursa bir blog yazısı ile birkaç cümle karalarım. Panoramio‘ya yüklemek suretiyle harita konumlarını işaretlerim. Zaman zaman oraya girerek kendi fotoğraflarımdan araştırmamı yapıyorum. Facebook ise olmazsa olmazlardan. Tüm bunların sonunda geziye dair birikenler kendi tarafımda daha akılda kalıcı olmaktadır. Aynı zamanda çevre için paylaşmış oluyorum. 3 günlük gezi sonrasında aslında 10 günlük bir çalışma oluyor.

Kapadokya bölgesine ilk kez gittim. Öncesinde bir türlü kısmet olmamıştı. Bu konuda iyi bir kaynak olduğunu düşündüğüm kapadokyaweb.com sitesi pek çok ihtiyacımı karşıladı. Bununla birlikte kapadokyagezi.com isimli bir sitede  zengin bir içeriğe sahip. Keşke tek bir harita üzerinde tüm noktaları işaretlemiş olsalardı. Kendimce bir derleme toparlama yaptım ama pek çok yeri bizzat ziyaret etmediğim için konumları konusunda emin bir şekilde bilgi veremiyorum. Bahsettiğim haritaya buradan ulaşabilirsiniz. Ayrıca vadilerin isimlendirilmesi ve yerleri ile alakalı tereddütlerim var. Google Maps net görüntü sunsa bile birbirine benzeyen vadilerden ötürü ayırtetmesi pek olası değil. Okuduğum pek çok yazıda 2 gün, 3 gün gezmek için yeterli şeklinde ifadelere rastlıyorum. Gördükten sonra diyebilirim ki gereken süre minimum 1 hafta. 2-3 günde ancak genel turistik yerleri görebilirsiniz. 2 gün, hatta günübirlik için bile olsa hiç gitmemişseniz görmeniz gereken bir destinasyondur. Nev-i şahsına münhasır bir hava soluyorsunuz. Düşünün ki Japonlar Türkiye’de sadece buraya geliyor. Antalya’da Japon gördünüz mü? İstanbul’da bile çok nadirdir ama Kapadokya’da her yer Japon. 🙂

Kapadokya için 2 gece 3 gün ayırabildik. Onu da maksimum verimlilikte değerlendirdiğimizi düşünüyorum. Tüm bunlara rağmen gezilmesi gereken sadece mühim birkaç yeri gezebildik. Daha geride pek çok nokta ya pas geçildi, ya o taraflara hiç yolumuzu düşüremedik. Hiç bilmediğimiz yerler de vardı. Göreme’yi yeterince gezemedik. Açık Hava Müzesi‘ne girecek vakit kalmadı. Uçhisar‘ı hayli dolandım. Ürgüp‘ü gezdik ama vadilerine inip çıkamadık. Nevşehir sadece geçiş noktası; Avanos ise konaklama merkezimiz. Zelve, Çavuşin, Paşabağ ise nispeten ufak merkezler olduğu için gezimiz yeterli oldu. Soğanlı Köyü‘nü epeyce gezdik ama birkaç kaya kilisesine girmedik. Derinkuyu‘da görülebilecek yerleri gördük. Ihlara Vadisi ise maalesef kısmi olarak gezebildiğimiz bir yer oldu. Vaktimiz yetmedi. Haritadan da göreceğiniz gibi Kapadokya’da pek çok vadi bulunmakta. Uzun yürüyüşler gerektiren ve geniş vakitler buluncaa gezilebilir bölgeler. Sonradan araştırma yaptığımda muhakkak görülmeli diyebileceğim vadilere rastladım. Onları da artık bir başka gezinin programına dahil etmek gerekiyor. Mustafapaşa’dan sadece geçtik. Orayı da görmek lazım. Kapadokya Meslek Yüksekokulu da orada. Keyifli bir kasaba gibi göründü. Balon turuna niyetliydik ama hava şartları pek uygun olmadığı için arkasını da kovalamadık. Bu arada bir fiyat soruşturduk ki uçmuşlar. Evet, ederi o olabilir belki ama kendimi fakir hissettim. Lâkin bir gün o balon keyfini süreceğim. Mevsimlerden de kışı tercih etmek istiyorum. Kar yağmış olmalı.

Kapadokya’da bütçeniz ve elinizdeki imkanlar doğrultusunda herhangi bir bölgesinde kalabilirsiniz. Mesafeler çok yakın ve toplu ulaşım araçları ile bile geçişler mümkün. Araba varsa işiniz daha kolay. Ciddi zaman kazandıracaktır. Elbette bolca yürüneceği için buna uygun kıyafet ve ayakkabı olmazsa olmazlardan.

Kapadokya Bölgesi’ne Ait Tüm Gezi Notları Linkleri:

–  Uçhisar
–  Göreme
–  Zelve
–  Ürgüp
–  Paşabağı
–  Soğanlı Köyü
–  Derinkuyu
–  Ihlara
–  Genel Yazı