Kızılcık Marmelatı da yaparız icabında

Aslında bal harici şekerli kahvaltılıklarla pek aram yok. Nadiren tüketirim. Fakat bu sene Kiev’deki meyveler beni cezbedince ilk denemelerimi yaptım. Kayısı marmelatı, papaz üzümü reçeli ile en son çilek reçeli. Hepsi de nefis olmuştu. Hatta benden ziyade yiyen arkadaşlar aşırı yemekten krize giriyordu; o derece lezzetli oldu anlayacağınız.

Kızılcığın çıktığını görmüştüm. Marmelatını valide yapardı eskiden, ordan tadı damağımda.

Dün babuşka satıyordu. 25 grivna dedi kilosuna. 6.2 liraya tekabül ediyor. Evde şeker azdı. Tariflere baktım, 1 kilo kızılcığa kimisi 1 kilo, kimisi 1,5 kilo şeker koyuyordu. Dedim bu ne? Sonra aklıma düştü. Zerrin bunu kesin yapmıştır dedim ve orada buldum. 200-250 gram demiş. Ben de o kadar ancak koymuşumdur.

40 yıllık aşçılar gibi ölçek kullanmıyorum. Yarım su bardağı su ile haşlayın denmiş. Azcık su döktüm ve önce haşladım. Kızılcıklar kabuklarından pörtlemeye başlayınca indirdim ocaktan. Birinci adım tamamlandı.

Sonrasında ikinci adım olarak işin süzme kısmı var. Burada eksik mutfak malzemesi bana yine zorluk çıkardı. Evde bulunan süzgeçte ezmeye başladım. Altından derin kaba aktı. Ancak çoğu tabiki süzülmedi. Gerisini elle halletmek durumunda kaldım. Sonrasında tekrar tencereye koydum ve kaynatmaya başladım. Bu arada şekeri de ekledim.

Bu adımda dikkat edilmesi gereken nokta tencereye yapışmamasını sağlamak. O nedenle sık sık karıştırmak gerekiyor. Şeker ekleme sonrasında çok hafif köpük oluştu. Onu kenara ayırdım. İndirmeye yakın biraz limon sıktım. Birkaç taşım daha kaynattım ve ocaktan aldım. Soğumadan kavanoza koydum.

Acemi aşçı misali sonrasında kavanoz aradım evde. Bir tane büyük buldum. Küçüklerin hepsinin kullanımda olduğunu gördüm. Artık üzerinde boşluk kalsa da ona koydum ve soğuyunca dolaba kaldırdım. Bir parça da hemen tüketmek için kenara ayırmıştım.

Sabah kahvaltıda yedim.